Çok değerli ve eski bir flauner dostumdan bir mektup aldım. Engin Ardıç'ın yazısında flauner'lerin sorunlarına değinmesinden öylesine sevinçliydi ki... Nihayet, diyordu, birileri bizim de bu ülkede yaşadığımızdan haberdarmış, ne yer, ne içeriz, düşünüyormuş. Engin Ardıç, rahmetli sanat eleştirmeni şair Charles Baudelaire'in meşhur tanımı flauner'lerin modern Türkiye'nin en büyük şehri İstanbul'daki kaderlerinin hiç de iç açıcı olmadığını yazmış yazısında... Nişantaşı'nda aylaklık yapmanın, amaçsızca dolaşmanın imkansızlığına değinmiş. Çok haklı lakin Kadıköy'ü es geçmiş. Kendisine ve değerli bütün okurlara "flaner edilmek" için en uygun semtin Kadıköy olduğunu bu yazı aracılığıyla ilan etmek istiyorum...
Öncelikle Kadıköy iskelesinden yukarıya barlar sokağına doğru yapacağınız her türlü tırmanış sizi farklı sokaklara sokacak. Amaçsız dolaşmanıza geçici olarak amaç katabilecek büyük bir kapasiteye sahip bu yokuştaki kudret narı ezmesinden özel olarak üretilen kırışıklık kremi satan organik dükkan, sahte converse satan ayakkabıcı, Van Halen'ın altı bezli sigara içen bebek resimli kapağının bulunduğu albümünün kasetini bulabileceğiniz ne sattığı tam olarak anlaşılmayan vintage hediyelik eşyacı, tırmanışınızı, zirveye, barlar sokağına ulaşmanızı epey zorlayacaktır.
Bir flauner olarak elbette zamanla işiniz olmaz. Olmamalıdır. Bu yüzden Moda'ya doğru kıvrılıp yokuşu daha da uzatabilirsiniz. İşte o zaman ilk adresiniz, Moda Eczanesi olmalıdır. Eczanenin içindeki daimi eski ilaç enstalasyonuna bakabilirsiniz mesela... Eczanenin masif camlı vitrini arkasında yer alan tedavülden kalkmış onca ilacın karşısında saatler geçebilir. Bellergal ya da Optalidon kutularının karşısında annenizin, kaç senesinde, Ajda Pekkan'ın süperstar 83 albümü mü, Neco'nun Erövizyona Nerede Hani parçasıyla katıldığı sene mi, geçirdiği o büyük sinir krizini tüm detaylarıyla hatırlayabilir, Optalidon'un annenizi, Bellergal'in de babaannenizi nasıl sakinleştirdiğini görüp bu ilaçları bir an önce içmeyi planladığınızı da anımsayabilirsiniz.
Barlar sokağına varabilirseniz... Hemen Karga ya da Hera ya da Son Gemi'de amaçsızca gezerek gördüğünüz sokakların belleğinizde yarattığı imgeleri bira ve Rock müzik eşliğinde çoğaltabilirsiniz.
Bu sokaktan kiliseye doğru, Şeyh Bender'e geçerek bir sanat sergisi görmeniz de olası.. Mtaar bir sivil mekan, kar amacı gütmeyen Kadıköy'lü bir sanat galerisi. Mtaar'da şu sıralar Endonezya asıllı Almanya doğumlu Hollanda'da yaşayan Cynthia Lim'in bir sergisi var.
Hemen bu sokağın bir ilerisinde Sokullu sokakta ise Sanat Stüdyo diye bir galeri daha bulunuyor. Buranın sahibi ise Iowalı Amerikalı bir ressam Justin... Civardan topladığı eski Türk mecmualarından kolajlar yapıyor. Yeni kurulan bağımsız topluluk 216'nın Moda Burnunda Sanat başlıklı projesi kapsamındaki açması ve bakması hele kapaması çok zor olan defterindeki tuvalleri izleyebilirsiniz. Tek tük kalmış ya 24 saat kameralı izlenen bir huzurevi ya da Fransız bronz duvar heykelleri, bohem bronz sürahiler, ampir markizler ya da tuvalet aynası satan lüks antika dükkanı olmuş köşklerin, bitişik nizam retro demir kapılı 1970 apartmanlarının önünden geçerek Victor Levi şarapçısının arka bahçesinde Kadıköy turunuzu sonlandırabilirsiniz.
Victor Levi 59 numara flauner'lere uygundur.