Sakarya'nın Hendek ilçesi Yukarıçalıca Mahallesi mevkiinde 3 Temmuz 2020'de saat 11.15'te meydana gelen ve çevre illerden de hissedilen 3 büyük patlamada 7 kişi hayatını kaybederken, 128 kişi yaralanmıştı. Bu patlama sonrasında fabrikada kalan patlayıcının kontrollü imhası amacıyla Adapazarı ilçesi Taşkısığı mevkisine 9 Temmuz'da saat 11.35 sularında kamyonla getirilmişti ve araçtan indirildiği sırada meydana gelen patlamada Jandarma Astsubay Çavuş Halil Tuna Akgöz, Jandarma Uzman Çavuş Mesut Yazar ve Jandarma Uzman Onbaşı Fatih Monga Şehit olmuş, 8 jandarma personeli ile kamyon şoförü yaralanmıştı.
Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla Hendek Cumhuriyet Başsavcılığı'nca patlamayla alakalı soruşturma başlatılmıştı. Soruşturmayı yürüten Hendek Cumhuriyet Başsavcılığınca olaya ilişkin hazırlanan fezleke, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmiş, 7 şüpheli hakkında hazırlanan iddianame, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
Toplam 108 müştekinin bulunduğu 27 sayfalık iddianame de Cumhuriyet savcısı "bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne ve yaralanmasına neden olma" iddiasıyla fabrika sahipleri Ali Rıza Ergenç C. (75), Yaşar C. (48) ile Ersan Ö. (43), Hasan Ali V. (58), Aslı B. (40), Asiye A. (44) ve müşteki şüpheli Ahmet Ç. (31) için 2 yıl 8'er aydan 22 yıl 6'şar aya kadar hapis cezası istendi.
İlk duruşmanın 6 Ocak tarihinde yapıldığı mahkemenin bugün 2. celsesi yapıldı. Sakarya'nın Ferizli ilçesinde özel olarak hazırlanan salonda ikinci duruşma bu sabah başladı. Toplam 108 müştekinin dinleneceği dava için gelen müştekilerin yoklama ve kimlik tespiti sonrasında Türkiye genelinde UYAP ile ilgili yaşanan sıkıntı sebebiyle davaya bir süre ara verildi. Yoklama sonrasında müşteki avukatları, tüm sanıklar hakkında olası kast hükümlerinin uygulama ihtimalline karşı ek savunma talep etti.
Daha sonrasında devam eden davada fabrika sahibi sanık Yaşar Coşkun, savunmasını vermeye başladı. Olayın sabotaj olduğunu dile getiren Coşkun, ilk patlama ile ikinci arasında 500-600 metre mesafe olduğunu iddia etti. Fabrikanın standartlara uygun şekilde yapıldığını ve kendisi hakkında yapılan suçlamaları kabul etmediğini aktaran Coşkun, kendisinin terörist muamelesi gördüğünü ifade etti.
İlk patlama ile ikinci patlama arasında 500-600 metre mesafe olduğunu iddia eden Coşkun, "Patlamanın ardından bölgeye gelen İçişleri Bakanı Süleyman Soylu beye geldiğinde de bu olayın sabotaj olabileceğini belirttim. Fabrikamız standartlara uygun şekilde yapılmıştır. İlk patlama ile ikinci arasında 500-600 metre mesafe vardır. Bu yüzden ilk günlerden bu yana bu olayın sabotaj olabileceğini söyledim. Gözaltına alınana kadar oradan ayrılmadım. Çok iyi gördüm olayların nasıl olduğunu çok iyi biliyorum. Ankara'dan gelen bir ekip vardı, bomba imha ekibi. Bizim orayı patlatmak için TNT'ye gerek yok" dedi.
Coşkun, "2009-2010 yıllarında sabotaj olabileceği yönünde iddia üzerine asker ve jandarma ekipleri nöbet tutmuştu. Ben hala iddia ediyorum sabotaj olabilir diye. Hakkımda iddianame de iddialar var, bilirkişi raporuna göre bu iddialar yapılmış bunların hiçbirini kabul etmiyorum. Çünkü havai fişekten anlayan bilirkişi yok bende bunları sizlere belgelerle anlatmak istiyorum. Fabrika hakkında ilk iddia fabrikanın uygun olarak yapılmaması. Bu mevzuata uygun yapılmadı, nasıl söylenir tüzüklere uygun olarak yapıldı!" diye konuştu.
Coşkun, "Birde fabrikaya ruhsat verilmez. 3 senede bir ruhsat gözden geçirilir ve tekrar verilir. Mevzuata aykırı bir fabrikada 15-16 sene nasıl çalışılır. Türkiye'de savaş çıksa ordu gelip burada cephane üretebilir. Kaçak yapılar dediğimiz doğru 3 tane kaçak yapı 30-40 metrekaredir, bizim fabrikanın alanı 16 bin metrekaredir. Sadece ruhsatı alınmamış yerlerdir. Bunlar abartılıyor, raporlar iş bilmeyen kişiler tarafından yapıldığı için abartılıyor. Tüzükte ne yazıyorsa biz binalarımızı ona göre yapıyoruz" dedi.
Coşkun, "700-800 bin lira kadar işçi parası ödeyen bir fabrika 500 bin lira veremeyecek kadar aciz değildir. Müfettişler gelmiş bize bildirmiş kaçak akım rölesi yok diye ve biz bunu yaptırmışızdır. Olmadığı iddiası yalandır. Fabrikanın toplanma alanı olmadığı iddiasında ise fabrikanın toplanma alanı Arifiye'de olduğu söylenilmiş, bu nasıl olabilir Hendek'te olan bir fabrikanın toplanma alanının Arifiye'de olması nasıl doğru olur. Sığınma alanına gelirsek zorunlu olmadığı için yapmadık" diye konuştu.
Coşkun; "İşçilere yanmaz kıyafet ve steril ayakkabı verilmediği iddiasında ise her bölümün ayrı bir kıyafeti olduğu için bazı işçilere bu kıyafetler verilmez. Biz kafamıza göre işler yapmıyoruz, mevzuata göre iş yapıyoruz. İş güvenliği uzmanımıza sorarsanız eğitimler veriliyor mu, verilmiyor mu bizim fabrikamızda 3 tane iş güvenliği uzmanı var. Biz her zaman iş güvenliği uzmanı eğitimi veriyoruz bunun belgeleri mevcut ve bunlar kimyagerdir. Türkiye'de A Sınıfı iş güvenliği olamadığı için B Sınıfı uzmanlar A Sınıfı yerine geçer ve bunlar eğitim verir. Uzmanlarımız belli periyotlar ile eğimler verir. Fabrika Çin Mahallesinden ayrı bölgede değil ki aynı fabrika içerisinde biz orayı kapatarak müfettişlere gitmeyin diyemeyiz" dedi.
Coşkun, "Ben suçlamaları kabul etmiyorum. Bu iddiaların hepsi asılsız kabul etmiyorum. Bu iş dışarıdan gözüktüğü gibi bir iş değil. Ben terörist muamelesi gördüm, ben iş adamıyım. Ülkem için her zaman en iyisin yapmaya çalıştım. İstihdam sağladığım korona virüs sürecinde herk işçi çıkartırken ben kimseyi işten çıkartmadım. Birde denmiş ki; biz çok mal yapıp depoluyormuşuz. Sokağa çıkma kısıtlamasında işe gelemeyenler oluyor ben 50-60 kişi eksik çalışıyordum" diye konuştu.
Coşkun, "200'e yakın insanımız çalışıyordu. 200'e yakın kişinin mağduriyetinin giderilmesi lazım. Çoğu vatandaşlara ben iş buldum, ben içeride olduğum için bunları yapamıyorum. Biz Sakarya'nın bir değeriyiz, ben tekrardan arkadaşlarımıza baş sağlığı diliyorum. Komisyonlar vardır onlar 3 ay ve 6 ayda bir gelirler ve denetleme yaparlar. Bizim orada bir kaçak iş yapmamız mümkün değil ülkece hatta dünyaca tanınan bir fabrika" dedi.