Eylül ayı Kıbrıs'ta yaz tatili için en ideal aylardan biridir. Temmuz ve ağustos aylarının bunaltıcı sıcağı geride kalmıştır. Akdeniz'in en güzel sahil ve koylarını keşfetme vaktidir. Lüks bir otelde kalıyorsanız bile bu eşsiz güzellikteki koyları keşfetmeyi deneyin, pişman olmazsınız. Ya da bu bölgelerdeki küçük otel, pansiyonlarda kalarak farklı bir Kıbrıs'ı yaşayabilirsiniz. Bu keşif için toplu taşımadan faydalanmak pek mümkün değil. Saklı cennetleri keşfetmek için mutlaka özel araca ihtiyacınız var. Trafiğin soldan olduğunu unutmayın. Türkiye ehliyeti ile günlüğü 60-100 TL araç kiralayabilirsiniz. Benzinin litresi geçtiğimiz ay en son 3.5 TL idi. Küçük otellerde kişi başı oda-kahvaltı günlük 70-100 TL arasında kalabilirsiniz.
AKDENİZ'İN EN TEMİZ DENİZİ VE EN GÜZEL KOYLARI
KARPAZ: Kıbrıs'ın değil Akdeniz'in de en temiz denizi bu bölgede. İsterseniz bir tesiste bulunan koyda ya da gözden uzak bir koyda denize girebilirsiniz. Burada ıssız birçok küçük koy var. Üstelik taze balığın avlanıp sunulduğu küçük lokantalar da hemen bu sahillerin yanıbaşında. Bafar'da yer alan Mehmetçik Plajı, son derece temiz ve bakımlı. Kumsalda spor aktiviteleri de yapılabiliyor. Şezlong, şemsiye ve duş sadece 3 TL, otopark ücretsiz. Adanın sivri ucu olan Karpaz'ın son yerleşim yeri olan Dipkarpaz Köyü'nde eko turizm de yapılıyor. Restore edilen taş evlerde konaklayıp, çevreyi buradan da gezebilirsiniz. Köye 3-4 kilometre uzaktaki antik Ayfilon bölgesi gerçekten saklı bir cennet. Antik dönemden kalma bir liman ve küçük bir manastırın eteklerindeki koyda denize girmenin keyfine doyum olmuyor. Koyda yüzerken mutlaka şnorkeliniz olsun. Anfora kırıklarının üzerinde yüzerken kendinizi asırlar öncesinde hissedeceksiniz. Bu koyda ayrıca küçük bir konaklama ve restorandan oluşan tesis de var. Denizden batan güneşin eşliğinde taze balık keyfini yapabilirsiniz. Daha çok Avrupa'dan gelen turistlerin rağbet gösterdiği yerde kalmak isterseniz mutlaka önceden telefon etmeniz gerekiyor. İnternetten Oasis Ayfilon diye aratırsanız tüm iletişim bilgilerine ulaşabilirsiniz. Dipkarpaz köyünden çıkıp adanın uç kısmı olan Zafer Burnu'na doğru devam ettiğinizde Blue Sea ile karşılaşacaksınız. Burası küçük bir balıkçı limanı. Daima taze balık bulunur. Konaklama yeri ve plajı da mevcut. Biraz ileride olağanüstü güzellikte bir kayalığın da bulunduğu koy karşınıza çıkar. Yakınında bungalovların da bulunduğu yerin adı Livana. İster rüzgarın ve dalgaların bir sanat eseri gibi şekillendirdiği kayalıklardan, isterseniz altın sarısı kumsaldan denize girebilirsiniz. Apostolos Andreas Manastırı'na varmadan önce tepeden baktığınızda gördüğünüz uçsuz bucaksız kumsal ise Altın Kum olarak anılıyor. Bölge SİT alanı olduğu için henüz betonlaşma yok. Kumsala yakın küçük işletmeler var. Lüks olmasa da ihtiyaçlarınızı giderebilirsiniz. Kumsal o kadar büyük ki denizden sahile baktığınızda kendinizi kum tanesi gibi hissediyorsunuz. Manastır'dan sonra yine bir koy ve yine turkuvaz mavisi pırıl pırıl bir deniz. Burası da Sea Bird. Bungalov ve restoran mevcut. Kaplıca, Girne Karaoğlanoğlu ve Yeşilırmak'taki plajlarını da es geçmemek lazım. Bunları da bir yere not alın. Bu bölgede sürü halinde dolaşan Kıbrıs eşeklerine denk gelme ihtimaliniz de oldukça yüksek. Fotoğraf makineniz hazır olsun. Karpaz'a giderken veya dönerken Kumyalı Köyü'nde Nitovikla Otel ve restoranda Kıbrıs mutfağına özgü yemek yiyebilirsiniz. Yine bölgede yol üstündeki Tepe Restoran'da köy fırınında yapılan patatesli kebap yiyebilirsiniz. Yine Magosa yakınlarındaki Kel'in yerinde özel bir odun kömüründe geceden yakılan fırında pişirilen fırın kebabı, Kıbrıs mezelerinin ve diğer et yemeklerinin tadına bakın.
UÇSUZ BUCAKSIZ KUMSAL
BEDİS, KOCAREİS VE MARINERO: Salamis antik kentinin hemen önünden denize girmek isterseniz burası şahane bir alternatif, deniz pırıl pırıl. İster beach olanaklarından yararlanın ya da uçsuz bucaksız kumsalın istediğiniz noktasına havlunuzu serip keyfini çıkarın. Aynı güzergahta bulunan Kocareis yine en popüler plajlardan. Şezlong duş ve şemsiye 5 TL, otopark ücretsiz. Yemek ve alkollü-alkolsüz içki servisi de var. Deniz hemen derinleşiyor, kumsal ise çok geniş. Marinero aynı güzergahta bulunan minik bir koy. Marinero'nun etrafındaki yollar kum olduğundan aracınız batabilir. Çevreyi keşfedeceğim diye levhası olmayan yollara girmeyin.
UZUN KUMSAL, SIĞ DENİZ
GLAPSIDES SAHİLİ: Magosa'dan Karpaz'a doğru giderken bölgenin en kalabalık plajı Glapsides'tir. Bu plaj beach tarzı bir mekan, konforlu. Magosa'ya 4 kilometre uzaklıkta olan plajın uzun bir kumsalı ve sığ bir denizi var. Çocuklu aileler için ideal. Denizde 100 metre kadar ilerleseniz bile boy veremiyorsunuz. Hemen yakınındaki Silver Beach daha derin bir suya sahip. İsterseniz 5 TL'ye şezlong, şemsiye kiralayabilirsiniz. Ya da biraz daha ileriye havlunuzu serip hiç para ödemeden denizin nimetlerinden faydalanabilirsiniz.
GECE DE DENİZE GİREBİLİRSİNİZ
İSKELE LONG BEACH: Çevre düzenlemesi en iyi olan plajlardan biri. Deniz ve kum çok güzel. Diğer plajlardakinden farklı olarak burada plaja paralel, güneş enerjisiyle aydınlatılan palmiyelerle süslü bir yürüyüş yolu var. İsterseniz bu plajlarda gece de denize girebilirsiniz çünkü aydınlatma var. Plaj ana yol üzerinde. Aracınızı asfalt otoparka park edip, birkaç adımda denizdesiniz. Burada şemsiye ve ağaç kütükleri var sadece ve ücretsiz. Tesislerin bulunduğu plaj bir kilometre kadar ileride. İstediğinizi seçin. Burada karnınızı da doyurabilirsiniz.
HAYALET ŞEHİRDE DENİZ KEYFİ
Palm Beach: Magosa'nın hemen bitişiğindeki bu plaj Kıbrıs Barış Harekatı'nın yapıldığı 1974 yılına kadar Akdeniz'in en popüler plajlarından biriydi ve Deve Limanı olarak biliniyordu. Aralarında Sophia Loren'in de bulunduğu dünyaca ünlü birçok sanatçının evi de bu sahildeydi. Şimdilerde kilometrelerce uzunluğundaki bu güzel sahilin küçük bir bölümü kullanılıyor. Terk edilmiş Maraş kentinin başlangıcındaki plajın şimdiki adı Palm Beach. Bir kısmında şezlong şemsiye ve duş tuvalet hizmeti var. Plajın son kısmında ise bu hizmet yok. Ancak burası sürprizlerle dolu. Palet ve şnorkelinizi yanınıza mutlaka alın. Şansınız varsa deniz kaplumbağalarıyla yüzersiniz. Deniz insanı yormaz zira kumdan denize geçer geçmez su birkaç metre derinliğe ulaşır. Bu da birçokları için keyifli bir durum. 1974 yılında terk edilen hayalet şehir Maraş'ın gölgesinde denize girmek hem keyifli hem hüzünlü. Dünyanın en güzel plajlarından birinde denize girip, bir zamanlar ihtişamıyla gözkamaştıran bir yerleşimle burun buruna olmak insana yüzerken savaş ve barışın bir arada olmasının karmaşıklığını yaşatıyor.