Anadolu'da yaşayan leoparlarla ilgili en eski kanıtlar, Konya'da, 9 bin yıl öncesine ait yerleşim yeri Çatalhöyük'teki evlerin duvarlarını süsleyen leopar motifleri... Kazı başkanı İngiliz profesör Ian Hodder da gizemini koruyan Anadolu leoparının tasvirlerinden etkilenerek Çatalhöyük ile ilgili ilk kitabına, "Leoparın Öyküsü" ismini vermişti.
Biyolojik çeşitlilik açısından son derece önemli bir tür kabul edilen,Latince adı "Panthera pardus" olan leoparın, 3 Kasım Pazar günü Diyarbakır'ın
Çınar ilçesine bağlı Solmaz köyü yakınlarında bir çoban tarafından öldürülmesi, büyük yankı uyandırdı. Öldürülen leoparın, bu topraklarda neslinin tükendiği sanılan "Anadolu Leoparı" olabileceği iddiaları ise özellikle bilim çevrelerini heyecanlandırdı.
Dün de leopardan alınan doku örnekleri, türünün belirlenmesi için TÜBİTAK'a gönderilmiş; derisi de ilaçlanıp tuzlanarak, doldurulmak üzere
İstanbul'a götürülmüştü. Leoparın türünün ne olduğuna dair açıklama ise merakla bekleniyor. Anadolu leoparlarıyla ilgili sırlar, Konya'daki Neolitik dönem yerleşimi Çatalhöyük'teki araştırmacılar tarafından da 10 yıllardır çözülmeye çalışılıyor.
Günümüzden 9 bin yıl önceki dönemde 8 bin kişinin bir arada yaşadığı Çatalhöyük'teki kazılar, Stanford Üniversitesinden İngiliz arkeolog Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında 21'inci yılını doldurdu. Hodder, antik kentteki evlerin duvarlarına, çoğu, avcıların üzerine giydikleri leopar desenli kıyafetler şeklinde resmedilen tasvirlerden etkilenerek, 2006'da yazdığı Çatalhöyük ile ilgili ilk kitabına "Leoparın Öyküsü" ismini vermişti.
Çok leopar resmi var, hiç kemik yok
Prof. Dr. Hodder, bu özel duvar resimlerinin, leoparı avlayan kişilerin, bu hayvandan daha güçlü olduğunu göstermek istediklerini düşünüyor.
"Leoparın Öyküsü" kitabında Hodder, 9 bin yıllık duvarlarda bu kadar çok leopar figürü olmasına karşın kazılarda neredeyse hiç leopar kemiğine rastlanmamasını anlamlandırmakta zorlandıklarını vurguluyor.
Hodder, kitabında bu çelişkiye şöyle dikkati çekiyor:
"Leoparların geçmiş ve yakın tarihte Türkiye'de görüldüğünü biliyoruz. En akla yakın senaryo; yerleşim yeri sakinlerinin büyük av hayvanlarının
ölülerini ele geçirmek için leoparlarla ve akbabalarla rekabet etmeleri söz konusudur. Fakat büyük kedilere özel bir simgesel anlam yüklendiğinden, onların kemikleriyle etlerini yaşam alanına getirmek tabu olarak görülmüş olabilir. Ören yerinde bulanan kemiklerle duvar resimlerinde yer alan tasvirler arasında daha pekçok farklılık söz konusu… Fakat leoparla ya da yabanil büyük kedilerle ilgili en belirgin çelişki, resimlerle kemiklerin ilişkisi. Bu da bize hayvanlara özel bir anlam yüklendiğini düşündürüyor. Çatalhöyük'te leoparlarla ilgili ne tür inanışların ve mitlerin geliştirildiğini hiçbir zaman tam olarak öğrenemeyecek olsak da; orada yaşamış insanların sahip oldukları değer yargılarına, tabularına
ya da yasaklarına yakın bir takım anlamlar çıkarabiliriz."
- Çatalhöyük
Neolitik dönemde 8 bin kişinin bir arada yaşadığı Çatalhöyük'ün,dünyada insanoğlunun ilk yerleşim yerlerinden biri olduğu kabul ediliyor. 1960'lı
yıllarda İngiliz arkeolog James Mellaart ve ekibi tarafından keşfedilen Çatalhöyük'te, 1993 yılında Stanford Üniversitesinden İngiliz arkeolog Prof. Dr. Ian Hodder başkanlığında kazılara yeniden başlandı.
Çatalhöyük'te 9 bin yıl önce; üstten girilen, birbirlerine bitişik kerpiç evlerde yaşayan insanların sosyal yapısı, beslenme ve giyim şekilleri gibi
çeşitli konular araştırılıyor. Prof. Dr. Hodder başkanlığında 21. yılına giren kazı çalışmalarının 4 yıl daha devam etmesi öngörülüyor. Çatalhöyük geçen yıl ise UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesi'ne alınmıştı.