Başarılar, G.Saray yönetiminde huzursuzluk yaratmış olacak ki Terim'le yollar ayrıldı
Fatih Terim'in sözüdür "Florya'da sevgi olmazsa, başarı da olmaz, arkadaşlık da.."
Galatasaray'da sevgi ve paylaşıma büyük önem veren Terim'in odasındaki Cenap Şahabettin'e ait şu dizeler yer alır:
Hakiki büyük adamlar güzel ağaçlara benzer.
Dallarında yuvalar kurulur.
Gölgesinde yorgunlar dinlenir.
Çiçeklerine sürünenler, güzel koku alırlar.
Meyvesiyle açlar doyar ve yaprakları arasından dökülen güneş damlaları toprağa hayat verir.
İki yıl üst üste şampiyonluk, iki Süper Kupa, Avrupa'da uzun aradan sonra elde edilen çeyrek final başarısı... Başarılar Galatasaray yönetiminde huzursuzluk yaratmış olacak ki; Cenap Şehabettin'in dizilerindeki gibi büyük başarılara imza atan takımın hocası Fatih Terim'le yollar ayrıldı. Gelecekte huzur görmüyorum. İnşallah yanılırım, Galatasaray için kaoslu günlerin başlayacağını düşünüyorum...
FATİH TERİM BUGÜNLERİ GÖRMÜŞTÜ
Tarih: 18 Ocak 2013..
Yer: Kasımpaşa Recep Tayyip Erdoğan Stadı...
Galatasaray, Kasımpaşa'ya 2-1 kaybediyor. Maçtan önce Divan Toplantısı'nda Terim için Başkan Ünal Aysal şu ifadeyi kullanıyor: "Yararlı bir eleman." Maçtan sonra bugünleri görürcesine Fatih Terim bir açıklama yapıyor. Konu başlıklarıyla açıklamaya göz atalım:
HİÇBİRİ G.SARAY'DAN BÜYÜK DEĞİLDİR
Ben sanıyordum ki başarısızlık durumlarında futbol camiaları, kulüpler karışır. Halbuki son 1.5 yıldır yaşanan ve yaşatılan, sürekli başarıya, alınan puanlara ve kupalara (Galatasaray Şampiyonlar Ligi'nde gruptan ikinci olarak çıkmıştı) rağmen, bir camia durduk yere içeriden çözülebiliyor, karıştırılabiliyormuş.
Galatasaray sevdalısı ve aşığı olarak bu kulübe 40 yıl hizmet etmiş, sadece hocası değil, divan kurulu üyesi olarak, Galatasaray'ın bir ELEMANI olarak rahat ve huzurlu çalışacağım. Kişilerle ve olaylarla değil sahayla, oyunla, futbolcuyla ilgileneceğim ve bir zahmet konsantrasyonumun saha dışı olaylarla bölünmediği bir ortam rica ediyorum..
Ne ben, ne bir başka antrenör, ne oyuncular, ne yöneticiler, ne başkan. Hiçbiri Galatasaray'dan büyük değildir. Olamaz da. Tek gerçek vardır; Aslolan G.Saray'dır..
***
Ortada ne telefon ne bir mesaj var!
Zaman Terim'i haklı çıkardı. Huzuru tahsis edemeyenler, başarıyı paylaşamayanlar egolarına yenik düşenler Galatasaray'ı gereksiz bir kaosun içine ittiler... Aysal-Terim birlikteliğinin sonunu telefon ya da mesajlar getirmemiştir. Çünkü ortada ne bir telefon görüşmesi ne de mesajlar vardır. Camianın büyüklerinden Hayri Kozak ağabeyim bu hayali telefon ve mesajların tanığıdır. "Bir eleman, nasıl başkanın telefonuna bakmaz" yorumu tamamen Fatih Terim'i itibarsızlaştırmaktır.
Bu tablo Fenerbahçe Başkanı Sayın Aziz Yıldırım'ın Alex'i gönderirken "Karşımda bacak bacak üstüne atarak oturuyordu. Telefondan devamlı tweet atıyordu" bahanesine benziyor.
Galatasaray'da başkanlık sistemi vardır... Başkan ne derse o olur. Ünal Başkan, "Fatih hoca seni şu saate şurada bekliyorum" şeklinde sekreteriyle ya da biriyle haber gönderseydi Terim gelmeyecek miydi? Ya da Ünal Başkan, Florya'ya gitseydi kapıdan içeri mi giremeyecekti? Gönül bağı koptuktan sonra bahaneler inandırıcı olmuyor. Başkanlar ve yöneticiler kriz çıkarmak için kriz yönetmek için vardır.
***
Milli Takım bahane oldu
Terim'in Milli Takım'a 4 maçlık gitmesi krizin başlangıcı olmamıştır. Terim'le yolların ayrılması adına da yönetime fırsat verdi. 1 Temmuz 2011'de Terim, üç yıllık sözleşmeye imza atmıştı... Sonra Ünal Başkan, Refik Arkan'ı Terim'e yollayarak sözleşmenin bir yıl olmasını talep etti. Bu davranış Terim'e güvenmemenin bir göstergesi değil mi? O gün üç yıla sıcak bakmayanlar iki yılı neden istedi. Madem sözleşme uzatılacaktı; o zaman ikinci şampiyonluktan hemen sonra Terim'e teklif yapılmadı? Neden 5 Eylül'de Andorra maçından bir gün önce Terim'e alelacele sözleşme yapılacağı açıklandı. Ayrıca Terim'e taslak sözleşme bile gönderilmedi. Yani "Dostlar alışverişte görsün" gibi. Aceleye gerek var mıydı? Terim kaçıyor muydu? Üstelik sözleşmesi Mayıs sonunda bitiyordu, zaman da vardı. Dedim ya Milli Takım, Galatasaray yönetiminin Terim'den kurtulması için fırsat oldu.
***
Drogba ile prim konuşmak hata
Florya'daki aile ortamının oluşmasında Terim'in büyük payı var.. Şimdi orada "Futbolcuya dayalı" sistem yeniden hortlayacak. Çünkü bu sistemin fitilini Ünal Başkan ateşledi. Beşiktaş maçından önce Drogba ile maçın primini konuşmak büyük hataydı. Siz hiç Avrupa'da bir başkanın bir futbolcuyla böyle konuşma yaptığını duydunuz mu? Bu olayı herkes biliyor. En çok da kaptanların kırıldığı söyleniyor.
***
Drogba meğer sakat değilmiş
Bir bilgiyi iddia (!) olarak paylaşayım.. Drogba, Real Madrid maçında sakatlanıyor. Sahada tedavisi yapılıyor. Fatih Hoca devrenin bitimine 7 dakika varken soyunma odasında durum ve hasar tespiti yapmak için Drogba'nın yerine oyuncu almıyor. Drogba "Oynayamam" diyor. MR çekiliyor, "Yumuşak doku ezilmesi" tespiti konuluyor.. Bir doktor, "İstese oynarmış" diyor. Aklıma Bülent Korkmaz geldi; UEFA finalinde çıkan omzuna bandaj yaparak oynamıştı. Hangisinin acısı daha büyük acaba? Primleri başkanla ayarlayan Drogba son idmanı yarım bırakmasına rağmen Beşiktaş maçında aslanlar gibi oynadı. İki gol attı. Gollerden sonra Terim'e bile sarılmadı. Acaba 'yeni Inzaghi' Drogba mı?