Futbolda hızlı düşünmek ve hızlı oynamak çok önemlidir ama aklı devre dışı bırakmamak gerekir.
Bazen hızlı hücum ederek kazanırsınız bazen de kontrollü oynayarak sonuca gidersiniz. Galatasaray ilk yarı gerek Avrupa'da gerekse ligde öne geçip kontrollü oyuna döndüğü maçları kazandı.
4-2-3-1 düzeninde sahaya çıkan Kasımpaşa'nın fut- bol felsefesi, "Galatasaray'ı önce alan savunmasıyla durdur sonra da hücuma hızlı çıkıp golü ara" şeklindeydi. Kalu Uche de tek forvet olarak Galatasaray savunmasının arkasına yaptığı sızmalarla uyarı sinyalini yaktı. Dany çabukluğuyla iki kez Uche'nin topla buluşmasına izin vermedi.
Kapanan Kasımpaşa'ya karşı
Galatasaray'ın Elmander ile bulduğu şans golü kontrollü oyuna dönme adına büyük bir fırsattı. Üstelik Hamit sağda Emre Çolak solda çok top kaybıyla oynuyordu.
Bir golle de kazansanız, çok golle de kazansanız yine üç puan alacaksınız.
Farkı arttırmak adına Kasımpaşa'nın üzerine çok adamla giderken geriye dönüşlerde yaşanan zafiyetler Galatasaray kalesine hep pozisyon oldu. İbriçiç ve Viudez bu zafiyeti akıllı vuruşlarla gole dönüştürdü.
Sık hücuma katılan ve özellikle ilk yarı etkili bindirmeler yapan Sabri'ye önce Hamit sonra da Aydın destek vermedi.
Fatih Hoca'nın Emre Çolak ısrarı hataydı. Çünkü inanılmaz top kayıpları yapan, ikili mücadeleleri kazanamayan ve kenarlardan etkili ortalar yapamayan, pozisyon alma konusunda aklı tutulan Emre'nin ayakta duracak hali bile yoktu. Hamit konusunda da Fatih Terim ikilem yaşamamalı.
Hamit sağda iyi ise oynayacak, değilse çıkacak. Bence Hamit çıkmadan önce orta alanda görev yapabilir.
Galatasaray'ın kadrosunun geniş oluğunu savunanlara katılmıyorum.
Sarı-kırmızılılar Amrabat ve Eboue'yi Galatasaray fazlasıyla aradı. Kulübeden girenlerin katkısı da hiç olmadı.
Az hazırlık maçı yapan ve kupada olmayan Galatasaray bu maça Antalya'dan gelip çıksaydı daha doğru ve verimli olurdu. Çünkü kamp dönüşleri bazı futbolcular sosyal hayata kıtlıktan çıkmış gibi dönüyorlar.