Heyecanı son saniye kadar süren derbi sonrası Kasımpaşa-Galatasaray mücadelesi, düşük temposu ve vasat kalitesi ile tat vermedi... Ortada büyük bir gerçek var: Galatasaray büyük bir baskı altında... Oyuncusu da taraftarı da yönetimi de... Özellikle futbolcuların ilk yarıda yaptıkları inanılmaz hataların baskıyı kaldıramamaktan kaynaklandını düşünüyorum. Yoksa maç konsantrasyonları bu kadar az olamaz, olmamalı. Sanki, "Acaba bugün kaybedersek ne olur? Florya'da misafirlerimiz olur mu?" endişesiyle oynuyorlardı. Ne zaman ki beraberlik golü geldi Galatasaray, biraz özgüven buldu ve az ama öz pozisyonlar yakaladı. İlk yarıda Kasımpaşa, hem yaptığı presle Galatasaray'a nefes aldırmadı hem de defanstan itibaren ayağa net paslar yaparak organize ataklar geliştirdi... Kasımpaşa, telaşsız, varyasyonlarla süslü, pas kültürüne dayanan futbolu, ligimizde en iyi oynayan takım olma yolunda ilerliyor. Ancak ikinci yarı özellikle ceza sahası çevresinde pas-şut tercihlerinde egolar ön plana çıktı ki Şota'nın öğrencilerinin tek eksiği buydu...

DİSİPLİNSİZLİK TAVAN YAPMIŞ!
Galatasaray ise geriye gitmeye devam ediyor... Nedeni gayet basit: Her fırsatta 'elimde sihirli değnek yok' klişesine sığınan Mancini'nin bırakın önceki maçları, Kasımpaşa karşısında dahi sürekli farklı diziliş denemesi, Galatasaray'ın başını döndürdü. Chedjou'nun sağ bek, Sabri'nin sol bek olarak maçı bitirmesi fıkralara dahi malzeme olur! Kadrodaki tek orjinal sol bek olan Hakan Balta'nın tribüne gönderilmesi, Mancini'nin kadro mühendisliğinin dehası! İkinci dikkat çeken nokta ise takım içi disiplinsizlik! Melo ile kaptan Sabri arasındaki tartışma, bunun açık göstergesi. Hangi büyük takımda kaptan fırça yer? Peki Mancini'nin, iki gün izin verdiği Sneijder'in nerede olduğunu bilmediğini itiraf etmesine ne demeli? Hüseyin Göçek ise futboldan ziyade dövüş sporlarında hakemlik yapmaya daha müsait! Kasti tekme atanı cezalandırmak yerine onurlandırıyor!

MAÇIN ADAMI: ANDREAS ISAKSSON