Dinamo Minsk kendi liginde dördüncü sırada bulunuyor. Rakibin ligdeki maç istatistiklerine baktığımızda ise kendi sahasındaki karşılaşmalarda puan kayıpları fazla olmasına rağmen deplasmanlarda ise daha başarılı sonuçlar alıyor. Maça iki takım da kontrollü başladı. Trabzonspor, kendi alanını iyi kapattı. Rakibe boş alan vermedi. Bordo-mavili takımın, takım savunması da daha önce oynadığı iki maça göre daha iyi görüntü verdi. Bu yüzden duran toplar dışında etkili olamadı.
Orta alanda Colman ve Aykut savunmanın önünde rakibi karşılamada başarılı oldu. Ancak hücumda ilk yarıda daha etkin olamamalarının en önemli nedeni Adrian'dı. Çünkü rakibin savunması çoğu kez orta alana yakın çizgi halinde oynadığı pozisyonlarda Adrian devreye girerek final paslarını gerçekleştirse arka alandaki boşluktan Olcan, Volkan Şen ve Henrique ile çok daha etkili ve üretken bir görüntü ortaya çıkabilirdi. İlk yarının son dakikalarında Paulo Henrique ile gelen gol de rakip savunmanın büyük hatasından kaynaklandı ve Trabzonspor bu golle büyük moral kazandı.

ÖNEMLİ KATKILARI OLMAZ
İkinci yarıda ise Trabzonspor için olumlu düşüncelerimiz yok. 1-0 önde oynayan bir takım, oyunun kontrolünü eline alması gerekirken anlaşılmaz bir telaş içine girdi. Rakibin özellikle Trabzonspor'un sağ kenarından geliştirdiği ataklar ve yakaladığı gol pozisyonları var.
Celustka'nın sakatlanmasından sonra teknik direktör Mustafa Akçay'ın, Malouda'yı oyuna aldığı anda Olcan gibi ön kenar oyuncusundan sol bek oynatma düşüncesini yadırgadığımı belirtmeliyim. Alınan 1-0'lık sonuç doğaldır ki ikinci maç için büyük bir avantaj getirdi.
Bu arada Florent Malouda ve Bosingwa transferleri için bir yorum yapmak gerekirse ben futbol hayatının sonuna gelmiş bu tür oyuncuların takıma çok önemli katkılar yapacağına inanmıyorum. Umarım bu konuda yanılırım!..