Beşiktaş maçını izlerken ilk 30 dakikayı görünce hemen aklıma bu maç geldi. "Fenerbahçe eğer bu oyunu Viktoria Plzen karşısında 90 dakikaya yayabilirse kesin iyi sonuç alır" diye düşünmüştüm. Dün yaymayı bırakın, 90 dakika yani oyunun tamamında, hatta geçen her dakikada üzerine koyarak maç boyu üstün oynadı, rakibini oyuna hiç ortak etmedi.
Volkan Demirel-Selçuk Şahin'in anlaşmazlığından doğan pozisyon dışında rakibini ceza sahasına bile sokmadı. Ceza sahasına sokmadığı takım, Napoli'ye 2 maçta 5 gol atıp kalesinde gol görmeyen Plzen idi. Hep söylüyorum; Fenerbahçe'ye 2-3 takım dışında kimse kolay kolay oyun üstünlüğü sağlayamaz. Bu da zaman zaman Türkiye'de zorlansa da Kocaman'ın uluslararası futbolda olması gereken şekilde bir takım yaratması.
KOCAMAN KOLAY GETİRMEDİ
Oyuna bakalım... Şut çalışması var. Kuyt vurdu, Sow, Webo, Cristian, Selçuk, Topal, Gökhan Ziegler vurdu... Oyun içerisinde Bekir de zaman zaman topla çıktı. Ayrıca iki bekini de oyuna soktu, yani kanatlardan da geldi. Kanatlardan gelen bir topla golü de buldu. Bunda en büyük sebep yardımlaşma. Hem top Fenerbahçe'deyken (aldıkları her topta en az bir dakika pas yaptılar) hem de top rakipteyken büyük bir yardımlaşma örneği sergilediler.
Presin futbolda önemi o kadar büyük ki... Zaman zaman doğru yerde baskı yaptılar, önde pres yaptılar. Konsantrasyonları pekişti. Kocaman bu takımı buraya kolay günlerden geçirerek getirmedi. Tabii ki daha iş bitmedi, ama büyük avantaj yakaladı. Fenerbahçe rakibini çok iyi çok iyi analiz etmiş. Plzen Teknik Direktörü Fenerbahçe'ye evinde pres yapmayarak sarı-lacivertlilerin özelliği olan savunmadan pasla çıkmasını önleyemedi.
Takımın tüm bireyleri çok iyi oynadı. Çek Cumhuriyeti'nde gerçekten çok iyi bir hakem vardı. Fenerbahçe hakikaten hocasından oyuncusuna kadar harika bir maç çıkardı.