Haftalardır kış gelmedi diye şaşırıyorduk. Bir geldi tam geldi. Hem de öyle bir günde geldi ki... Öyle bir yağmur vardı ki, bir puan için İstanbul'a inmiş rakip için piyangodan büyük ikramiye gibiydi. Galatasaray'a da hiç ama hiç alışık olmadığı bir oyun oynama zorunluluğu doğdu.
Bu maçla ilgili 4-4-2, 4-3-3, vesaire demek saçmalık olur. Şişir, karambol, başka bir şey oynama şansın yok. Bir de öyle bir gol yiyorsun ki, rakibin 10 kişi kalması hiçbir avantaj getirmiyor. Avantaj getirebilmesi için rakibin kontratak şansına sahip olması lazım. Bu zeminde zaten böyle bir şans yok. 11 kişiyle de oynasa aynı, 10 kişiyle de aynı. Üzerine ilk yarıda bir de penaltı kaçırıyorsun. O dakikadan sonra özellikle son 15 dakikaya kadar şişirebildiğin kadar şişir... Cluj stoperleri sezon boyunca vurmayacakları kadar kafa vurdular. S
on 15 dakikaya niye parantez açtık? Çünkü sol taraf biraz suyu çekmişti. Oraya da Amrabat geçti. En azından Riera ile kısa kısa oynayıp sert kesmeye başladı. Bunlar sonucunda iki pozisyon ve bir gol geldi.
Şansı devam ediyor
Ta bii ki böylesine önemli bir fırsatı kaybetmek kötü. Fikstür dezavantajı da oldu bir anda. Allah'tan Manchester'dan 0-2'den sonra gelen 3-2'lik haber şansımızın devam etmesini sağladı.
Gala tasaray, grupta yolun yarısını bir puanla geçti. Oynadığı üç maçtan, bir tek Manchester United maçı gitti-geldili oldu. Ama son iki maç rakibin ceza alanı yayı civarında geçti ve Galatasaray sadece bir gol bulabildi. Fakat dünkü maçta açıkçası taktik olarak çok da yapılacak bir şey yoktu.
Maçın İtalyan hakemi karşılaşmadan önceki söylentileri boş çıkarırcasına genelde insiyatifini lehimize kullandı.