Dakika 85, ben yazıya başladım. Muhtemelen bir beş dakika uzatır hakem diye tahmin ediyorum. Ama pür dikkat izliyorum karşılaşmayı çünkü tek kale oynuyor Galatasaray...
Aslında oyunun 4-5 dakikası dışında hep Braga yarı alanında oynadı sarı-kırmızılılar... Fatih Terim'in kafasında üç puan olduğu daha çıkardığı kadroyla belli olmuştu zaten. İki bekini de hücumcu tercih etti. Riera'yı da sol bekte görevlendirerek sadece Eboue ile değil, soldan da etkili olmayı hesapladı.
Aslında hücum organizasyonlarını çoğunu yaptı Galatasaray maç boyunca... Kenarlara indi, bol bol orta yaptı. Sadece Burak'ın dört kafa vuruşu var. Burak iyi yükselen ama isbabetli vuramayan bir oyuncu. Bunu geliştirebilir.
İkinci yarı Fatih Terim, Amrabat'ın yerine Aydın ile başladı. Ardından Elmander'i de sokup Emre'yi ön liberoya çekti. Bütün riskleri aldı. En büyük problemi bu kadar baskıya rağmen şut sayısının azlığıydı. Bunda da Melo'nun gerekli desteği vermemesi, Selçuk'un da şut teşebbüslerinde bulunmaması rol oynadı. Oyunun sonu biraz panikle geçti ama her saniyede gol bulma ümidini hep taşıdık. Fakat özellikle göbekte stoper Douglao çok iyi oynadı. Kaleci Beto sıfır hatayla maçı tamamladı. Özellikle Aydın'ın olağanüstü plasesine ters elle uzanıp parmaklarıyla öyle bir dokundu ki, top sonra direkten geri geldi.
Braga takımı golden başka aynı atak içerisinde iki pozisyon buldu; Muslera müthiş çıkardı topları... Uzatmalar biterken de bir kontratakta dengesiz ve eksik yakalanan Galatasaray defansı karşısında ikinciyi de attı. Bu sonuçla sıfır puanla başlayan iki takım için de çok önemli olan maç, Galatasaray için hiç hesapta olmayan kayıpla tamamlandı
Norveçli hakem Hagen'e gelince... Ben bir takımın antrenörü olsam ve deplasmana gitse böyle bir hakem isterim.