Beşiktaş, puan ve mücadele açısından lige çok iyi başladı. Fakat ne kadar iyi mücadele ederlerse etsinler, ne kadar koşarlarsa koşsunlar, kalite ve yaratıcılık sorunları devam ediyor.
İlk yarıda Elazığspor'u göbekten açmaya çalıştılar. Üstelik bu yarıda orta saha oyuncularının hücumu besleyememeleri, Batuhan'ı çok yalnız bıraktı. Oysaki ilk yarıda Batuhan, ikinci yarıda da Almeida gibi yüksek toplarda çok başarılı hücumcularınız varsa mutlaka kanatları çok iyi kullanmalısınız. Bunu Beşiktaş ilk yarıda yapamadı, fazla da yapacak bir kalitesi yoktu.
İkinci yarı ise maçı koparttı aldı. Bunun en önemli nedeni pek tabii ki duran toplar. İki duran top iki gol getirdi. Önce kornerden gelen topu Necip, sonra da yine bir serbest vuruştan Sivok'la Elazığspor'u bitiriverdiler. Üstelik iki ortayı da yapan Beşiktaş'ın tek yaratıcı oyuncusu Fernandes'ti. Peki Beşiktaş'ın hiç mi olumlu yönü yok...
Pek tabii ki var. Öncelikle kaytaran, ya da konsantrasyon eksikliği yaşayan hiçbir oyuncusu yok. Herkes kanının son damlasına kadar mücadele ediyor. Üstelik top kaybedildiğinde de herkes topun arkasına geçip takım savunmasında yardımcı olmaya çalışıyor. Ama zaten Beşiktaş'ın bunları yapması da çağdaş futbolun gereği.
Elazığspor, beni çok şaşırttı. Küme düşmenin kesin adayı durumundalar. Üstelik Bilica gibi anlaşılmaz, disiplinsiz bir oyuncuları var. Sanki halı sahada kendini kanıtlamaya çalışan tuhaf riskler alan bir yeni yetme oyuncu gibi. Elazığspor, birşeyler yapmak zorunda. Aksi halde çok erken düşerler.
Gelelim Kuddusi Müftüoğlu'na; ruhen hakemliği bitirmiş... Bunu sadece dünkü maçta yaptığı hatalar nedeniyle söylemiyorum. Sahada duruşu, vücut dili ve kararları adeta "Bu işten bezdim, sıkıldım" der gibiydi. İlk yarıda Sivok'u bariz gol şansından kesinlikle atması gerek. Pozisyon içerde dışarda tartışılır ama içerde de olsa olmasa da Sivok'un rakibine yaptığı hareket kesinlikle gol şansının engellenmesi ve kırmızı kart olmalıydı.