Kalp ve damar rahatsızlıkları, kalp yetmezliği, kalp kapağı problemleri ve koroner arter hastalıkları; kardiovasküler rahatsızlıklar arasında sayılabilir. Yeterli bilince sahip bir yetişkinin kalp hastalıklarından korunmak için tansiyon takibi yapması, bel kalınlığını ölçmesi, ideal kilosunu bilmesi, kolesterol seviyesinden haberdar olması ve kan şekeri ölçümlerini yapması gerekir. Defalarca duyduğumuz bu terimler ve ideal rakamsal değerlerini bilmek, erken davranarak önleyici tedbirler alabilmenin ilk ve en önemli kuralıdır. Bu anlamda vücudumuzun verdiği sinyalleri vaktinde alabilmek için bilmemiz gereken birkaç tıbbi terimden kısaca bahsetmek istiyorum:
Metabolik sendrom: Metabolik sendrom; yüksek kan basıncı, karın bölgesinde aşırı yağlanma, kontrolsüz kolesterol seviyesi, pre-glukoz intoleransı ve diyabet gibi kalp hastalığı riskini artıran durumların bir araya gelmesi durumu olarak tariflenebilir. Özellikle kadınlarda 20-39 yaş aralığında yükselen bu değerler, düzenli egzersiz ve uygun diyetlerle normal seviyelere çekilebilir.
Kolesterol: Kolesterol, karaciğerde üretilen ve vücudumuzun tüm hücrelerinde bulunan yağ benzeri bir maddedir. Halk arasında iyi kolesterol olarak bilinen HDL, damar tıkanıklığını önlemeye yardımcı olurken kötü kolesterol olarak bilinen LDL, damar iç yüzeylerinde plak oluşumuna neden olarak tıkanıklığa yol açar.
Trigliserid: Trigliserid, besinlerden alınan enerjinin vücudumuzdaki hücrelere taşınmasında görevli kolesterol benzeri bir yağdır. Yüksek trigliserid seviyesi, yüksek kalp hastalığı riski anlamına gelir. HDL, trigliserid ile yakından ilgilidir. Trigliserid seviyesi yüksek olan insanlarda, HDL seviyesinin düşük ve kandaki pıhtılaşma oranının ise yüksek olduğu görülür. Harvard Üniversitesi'nde yapılan bir araştırma sonucu; HDL ve trigliserid seviyelerinin birbirlerine olan etkileri incelenmiş ve araştırma sonucuna göre, tek başına trigliserid seviyesinin yüksek oluşunun, kalp krizi riskini üç kat artırdığı tespit edilmiş. HDL ve trigliserid arasındaki oran arttıkça kalp krizine yakalanma oranının 16 katına kadar çıktığı da gözlemlenmiş. HDL ve trigliserid arasındaki oran, hayati önem taşıdığından mutlaka dikkate alınması gerekir. HDL ve trigliserid arasındaki oran 2 olmalıdır. (Bu oranı, trigliseridi HDL seviyesine bölerek bulabilirsiniz.)
Tansiyon: Tansiyon; kalp ve damar hastalıklarının habercisi olabileceği gibi felç geçirme riski ve böbrek hastalıkları hakkında da sinyal verir. Herhangi bir şikayetiniz olmasa da tansiyonunuzu muhakkak ölçmeniz gerekir. Ayda bir gün ve günde üç kez (sabah uyandığınızda, öğle yemeğinin ardından ve akşam dinlenme saatinizde) tansiyonunuzu ölçerek kaydetmek, kalp hastalığı yaşama riskinizi görmenizi sağlar. Genel olarak büyük tansiyonunuzu bilmenizde fayda var, bu tansiyon kalbin her nabızdaki kan pompalarken karşı olarak çalıştığı basıncı yansıtır. Büyük tansiyonunuzda 130 üstü hipertansiyon olarak kabul edilmeye başlar ve bu rakam 140'ı geçtiğinde artık tansiyonunuz çok yüksek demektir ve bir doktora başvurmanız gerekir.
Bel kalınlığı ölçümü: Bel kalınlığınızın ölçüsü; diyabet, kalp ve karaciğer hastalıklarının habercisi olabilir. Herhangi bir şikayetiniz olmasa da bel kalınlığınızı takip etmek, öncü sinyalleri okumanın en önemli adımıdır. Ayda bir kez sıradan bir mezura yardımıyla bel kalınlığınızı ölçüp kaydederek işe başlayabilirsiniz. Mezuranın işaret ettiği rakamın, boyunuzun (santimetre cinsinden) yarısından düşük olması, ideal bel kalınlığına sahip olduğunuz anlamına gelir. Eğer yüksek ise kalp hastalığı ve diyabet riskiniz var demektir!
KAHVALTIDAN ÖNCE ÖLÇÜN
Kan
şekeri ölçümü, yaklaşık sekiz saatlik açlığın ardından tespit edilmelidir. Bu sebeple kahvaltıdan hemen önce kan şekerinizi ölçmeniz tavsiye edilir. Açlık kan şekeri ölçümü basit bir kan testiyle yapılabileceği gibi ev tipi şeker ölçüm cihazlarıyla da yapılabilir. Açlık kan şekeriniz 100 ve üzerinde ise diyabet riski altındasınız demektir.