Acıkma, sadece insülin direnci ya da kan şekerinin sürekli yüksek kalıp sonra düşmesi ile sonuçlanan bir durum değildir. Açlık, yeme isteğinin açığa çıkmasını sağlayan dolaşım sistemi, pankreas, beyin, mide ve bağırsakların beraber etkileşimi sonucu hormonsal olarak açığa çıkan fizyolojik bir yeme isteğidir. Açlık; kilo problemi yaşayan kişilerin zayıflama diyetlerini uygularken kontrol altına alınması gereken ilk hedef olmalıdır. Doyarak yemeyi sonlandırmayı şişman kişiye öğretmek, zayıflama diyetinde başarıya ulaştıracak en önemli yoldur. Çoğu kilolu kişi, sürekli acıktığı için yemek yediğini söyler. Birkaç özel metabolik sorun dışında iştah kontrol altına alınabilir. Daha düşük kalori seçimi ya da liften zengin yiyeceklerin tercih edilmesi ile tokluğa ulaşım oldukça başarılı bir şekilde sağlanabilir. Ancak size açıklayacağım beş besin, mideniz dolu olsa da beyne giden doyum sinyallerini bloke ederek ne kadar yeseniz de kendinizi daha da acıkmış hissetmenize neden olur. Bu nedenle iştah kontrolü için tuzak olan bu beş besine karşı dikkatli olmanızı öneririm:
1. TUZLU ATIŞTIRMALIKLAR: Tatlıyı çok yedikten sonra tuzlu isteğinin açığa çıkmasının elbette bilimsel bir nedeni var. Vücut, şekerin yarattığı kan şekerinin aşırı yükselmesini sonlandırmak için tuzlu yiyeceğe yönlenir. Televizyon izlerken ya da bilgisayar başında patates cipsi, patlamış bol tuzlu ve yağlı mısır, tuzlu krakerler ve tuzlanmış kuruyemişleri yemeye başladığınızda sürekli yeme isteği artar. Bunun nedeni; bu yiyeceklerin, midenizi dolduracak kadar yeseniz de beyinde doyum sinyallerini engelleyen tuz, basit karbonhidrat ve koruyucu katkı maddelerini içermesidir.
2. HAZIR MEYVE SULARI: Genelde meyve suyu denilince aklımıza hemen sağlıklı olduğu fikri gelir. Eğer meyve suyu içmek istiyorsanız, taze meyveden sıkıp hemen tüketmelisiniz. Ancak hazır, içine bol şeker eklenmiş, pastörize edilip raf ömrü uzatılmış meyve aroması katılan ve vitamin eklenerek tazedir algısı yaratılan içeceklerin hepsi insülin duyarlılığına neden olur. Ayrıca pankreası yorup beynin yine tokluk sinyallerini almasını engelleyen mekanizmanın ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Midenizi dolduracak kadar hazır meyve suyu için; 10 dakika sonra yeniden acıktığınızı görebilirsiniz.
3. ALKOL: Açlığı tetikleyen en sağlıksız içecek alkoldür. Alkol tükettikçe açlığı tetikleyen hormon olan leptin de bolca salgılanır. O nedenle alkol alanlar sürekli yanında bir şey yeme ihtiyacı hisseder. Alkol vücutta su kaybını da artırarak elektrolitlerin azalmasını neden olur. Buna bağlı olarak sinir iletiminin bozarak beyne doyum hissinin de gitmesini engellemektedir.
4. RAFİNE EDİLMİŞ KAHVALTILIK GEVREKLER: Kepeğinden ayrılmış tüm tahıllar ile içine şeker eklenerek hazırlanmış hazır tahıl gevreklerinin hepsi doyum sağlamayan riskli yiyeceklerdir. Araştırmalar, kişilerin tahıl gevreği yediğinde doyuma ulaşmadıklarını göstermektedir. Beslenme bilimcileri, rafine edilmiş kahvaltılık gevrekleri tercih edenlerin bu sorunu yaşadığını bildirmektedir. Yulaf ve tam tahıllı kahvaltılık gevrekler, midede hacim yaratarak doygunluğu artırır. Ayrıca rafine edilmiş olanlar, bağırsaklardan hızla emilip kan şekerini de aşırı yükselterek yine pankreası yorup tokluk sinyallerinin beyne ulaşma mekanizmasını engeller.
5. BEYAZ UNDAN YAPILAN YİYECEKLER VE ŞEKER: Birçok araştırma, çaylarına şeker koyan ve her öğünde iki-üç dilim kadar dahi olsa beyaz ekmek yiyenlerin yüzde 80'inin, yüzde 40 daha kolay kilo aldığını göstermektedir. Beyaz undan yapılmış ekmek, pasta, kek ve kurabiye düzenli yiyen kişilerin mutlaka er ya da geç kilo problemi yaşadığı ve kilo vermekte zorlandığı bildirilmektedir. Yine yapılan araştırmalar, saflaştırılmamış undan yapılan ekmek ve makarna yiyen kişilerin daha çabuk doyduğu, daha fazla antioksidan alarak vücudun yağ depolama yeteneğini yavaşlattığını ve bağırsak problemlerinin düzeldiğini de belirtmektedir. Bu nedenle kepekli değil saflaştırılmamış tahılları yani tam buğday, yulaf, yarma, bulgur ve tam buğday unundan makarna, ekmeği beslenmenizden eksik etmemelisiniz.
GÜNÜN SAĞLIĞI İYİLEŞTİREN İKSİRİ
Tansiyon
yüksekliği olanlar için tansiyonu düşüren, potasyum içeriği çok yüksek olan, nektarin ile hazırlanmış meyve içeceğimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir büyük boy nektarin yaklaşık 140 gram olup 60 kalori kadardır. Bu nedenle hazırlayacağımız, hızla tansiyon düşürücü etkisi olan bu özel içecekten günde bir kere içmenizi önereceğim.
MALZEMELER
1 büyük boy çekirdeği çıkarılmış kabuklu nektarin
Çok küçük parça taze zencefil
1 çay kaşığı vanilya
HAZIRLANIŞI
Katı meyve sıkacağına nektarin ve taze zencefili koyup suyunu sıkın. Vanilya ile karıştırıp servise hazır edin.
GÜNÜN BİLİMSEL NOTU
Kalori, besinlerden elde edilen yakıtın birimidir. Vücudumuz için besinlerden sağlanan kalori kaynakları karbonhidrat, protein, yağ ve alkoldür. Gram başına karbonhidrat ve proteinler 4, yağlar 9, alkol de 7 kalori enerji verirler. Vücudumuza aldığımız kalori; yağ, glikojen ve protein deposu şeklinde depolanır ve bunların içinde yağlar esas enerji deposu olup glikojen ise kısa süreli enerji deposu olarak görev görür. Proteinler ise ancak uzun süren açlık sonrasında enerji amaçlı kullanılır. Karbonhidratların vücutta glikojene dönüşmesinin maliyeti oldukça yüksektir. Karaciğerde gelişen bu metabolik olayda her 1 gram glikojenin depolanması için 3 gram kadar suya gereksinim duyulur. Yağlar depolanırken suya ihtiyaç bile duymazlar. Bu bağlamda baktığımızda, benim bilimsel görüşüm; benzer kaloride belirli yiyecekler yenildiğinde aynı oranda kilo alınmadığı ve yağ deposuna dönüşmediği yönündedir.
KALORİSİ ÖNEMLİ
İnsan organizması kompleks yapıya sahip olup benzer kaloride farklı yiyeceklerden gelen kaloriyi depolarken doygunluk, metabolik hız, beyin aktivitesi, kan şekeri dengesi ve diğer hormonların çalışmasına bağlı olarak çok farklı yollarda vücuda yağ depolamasını sağlayacaktır. Aynı kaloride olan farklı yiyeceklerin, farklı hız ve formlarda bağırsaklardan emildiğini biliyoruz. Bu durumda yediğimiz yiyeceğin kalorisinden çok, vücudumuzun harcadığı günlük kaloriden daha az yemenin zayıflamayı sağladığı bir gerçektir. Yiyeceklerin temelde karbonhidrat, yağ ve protein oranları; fazla yenirse, hastalık etmeni doğru miktarlarda tüketilirse, korunma şeklinde kendini gösterir. O nedenle hayatınızın her anında öncelikle daha az yemeyi, besleyici değeri yüksek ama kalorisi düşük besinleri tercih etmeyi temel ilke haline getirin.