Türkiye'nin ilk rahim, yüz ve çift kol nakli ameliyatlarını gerçekleştiren Akdeniz Üniversitesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Estetik Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ömer Özkan, Organ Nakli Haftası kapsamında Konyaaltı ilçesinde bulunan Doğa Koleji öğrencileriyle bir araya geldi.
Öğrencilere organ nakli konusunda bilgi veren Prof.Dr. Özkan, "Ülkemiz organ nakli teknik ve yapılabilirlik açısından en iyi sıralarda. Kesinlikle riski ve sıkıntısı yok. Ülkemiz çeşitli nakillerin belki de yapıldığı tek ülke konumunda. Organ nakli konusunda Türkiye dünyadaki en iyi ülkelerden birisi konumuna geldi. Tek eksiğimiz kadavradan bağışların az olması. Türkiye organ nakli konusunda oran olarak zaman zaman artış ve düşüşler yaşıyor. Artık Türkiye'de organ bağışının hep yüksek olması gerekiyor ama ümitsiz değilim, süreç içinde bunlar eğitimle çözülecektir" dedi.
Prof. Dr. Özkan, bilgi paylaşımının ardından öğrencilerin sorularını cevapladı. Öğrencilerin soruları karşısında zaman zaman zor anlar yaşayan Prof.Dr.Özkan, sorulara içtenlikle yanıt verdi.
Prof. Dr. Özkan, "Doktorluk mesleğini nasıl seçtiniz?" şeklindeki soruya, "Sizin de öğrencilik döneminde bir mesleğe ilginiz olacaktır. Bu mimarlık olabilir. Ünlü bir mimarın eserini görürsünüz ve ilginiz oraya gider. 'Daha iyisi yapılabilir mi?' diye bu işin içine girmek istersiniz. Ben de başından beri tıpla ilgilenmiştim. Bizim dönemimizde kalp nakilleri popülerdi. Yurt dışında bizim önemli siyaset adamları açık kalp ameliyatı olmuştu. Türkiye'de olmamıştı. Orada hep ünlü doktorların ismi geçerdi. Bence çevrenizden etkileniyorsunuz. Biraz da o mesleği kendinize uygun mu diye düşünmeye başlıyorsunuz ve ondan sonra karar veriyorsunuz. Ben artık eskisi gibi ailelerin çocuğun doktor, mimar, hemşire olmasında çok etkili olduklarına inanmıyorum. Aileler çocuklarını serbest bırakıyor çünkü başarının anahtarı orada. Kimse zorlamadan kendi isteğiyle kendine uygun mesleği insanlar 18 yaşında çok rahatlıkla seçiyor" cevabını verdi.
"İlk ameliyata girdiğinizde ne hissettiniz?" şeklindeki soruya ise Prof.Dr. Özkan şu yanıtı verdi: "Öğrenciyken ölmüş bedenler (kadavra) üzerinde çalışırdık. Hep anlatılırdı, 'Bayılanlar oluyor' diye. Bizde de etkilenenler oldu ama ben etkilenmedim. O kısmı önemli. İnsanın kendini hazırlaması önemli."
Prof. Dr. Ömer Özkan, "Siz yüz nakli olmak isteseniz kimin yüzünü almak isterdiniz?" sorusuna ise, "Hiç kendime yüz nakli yapılmasını istemezdim. Öyle bir seçeneğiniz de olmuyor. Yüz nakli güzelleşmek için yapılmıyor. Yüz nakli ihtiyaç olduğu için yapılıyor. Topluma normalleştirme için yapılıyor. Çok güzel olmak için değil, topluma uyum için yapılıyor. Güzelleşme neden yapılır? İnsanlar beni güzel ve yakışıklı bulsun diye. Yüz naklinde ise böyle bir istek yok. Hiç kimse bir şey fark etmesin diye yapılıyor. O insanlar genelde handikaplı oldukları için fark ediliyorlar. Bu insanlar sadece çok yüzlerine bakılmasını istemiyorlar" yanıtını vendi.
Bir öğrencinin, "Nakil yaparken mideniz bulanmıyor mu?" sorusuna, "Artık bulanmıyor" yanıtını veren Prof.Dr.Özkan, "Nakilde organ yeni vücutla nasıl uyum sağlıyor?" şeklinde soruyu ise, "Organın damarlarını dikiyorsunuz. Başkasının olduğu için reddedilmesin diye ilaç veriyorsunuz. Vücut, elinize diken battığı zaman bile dışarı atmaya çalışır. Cam battığı zaman dışarı atmaya çalışır. Bu vücudun korunma mekanizmasıdır. Yabancı şeylerden kendini temizlemesidir. O böbreği de yabancı hissediyor. Atma olmasın diye ilaçlar veriyorsunuz" diye yanıtladı.
Prof.Dr. Ömer Özkan, "Ameliyatlara girerken kendinize riske attığınızı düşünüyor musunuz?" sorusuna da, "Evet düşünüyorum. Epey bir riske atıyoruz" yanıtını verdi.
"Bir insana yeni bir yüz vermek nasıl bir duygu?" şeklindeki soruyu ise Prof.Dr. Ömer Özkan, "O duygu gerçekten çok değişik. Ameliyata normal şekilde giriyorsunuz ama ameliyatta çok farklı hissediyorsunuz. İlk ameliyatta bunu hissettim. Ondan sonraki ameliyatlar rutin, sıradan gibi geldi. İlk ameliyatta hissettiğim bilim kurgu filmindesiniz gibi. Ameliyata başlıyorsunuz. Yüzü alıp diğer yüze koyuyorsunuz. Bakıyorsunuz önünüzdeki kişinin yüzü, farklı biri olmuş. Ama çok güzel bir duyguydu" şeklinde yanıtladı.
Prof. Dr. Özkan, bir öğrencinin, "Yurt dışından güçlü ülkelerden teklif almanıza rağmen neden gitmediniz?" şeklindeki sorusunu ise, "Türkiye de az güçlü değil" diye yanıt verdi. Prof. Dr. Özkan'ın bu cevabına öğrenciler alkışlarla karşılık verdi.
Prof.Dr. Ömer Özkan kendisine yöneltilen, "Dün haberlere çıktınız. Son yüz nakilli kişi yaşlı ama yüzü genç. Son durumu nasıl?" sorusunu, "Durumu gayet iyi. Orada yaptığımız iş yaşlandırmak ya da gençleştirmek değil. Salih Üslün, 5 yıl boyunca ağzından beslenemiyordu. Amacımız onun yemek yemesini sağlamak. Dişlerini düzeltmek. Solunum sorununu halletmekti. Toplumda bu kişinin 50 ya da 60 yaşında diye bir şey söylemenin çok bir anlamı yok. Artık o normal bir insandır" şeklinde yanıtladı.
Yüzdeki kanamanın durdurulması ile ilgili soruyu, "Sadece yüz nakli için değil, her nakil için bu önemli. Bir yerleri okuyup ondan sonra bir yerlere geliyorsunuz. Tıp fakültesinde anatomi, patoloji okuyorsunuz. O planları anatomiyi bilirseniz, nereyi keseceğini bilirseniz daha az kanatırsınız" diye yanıtlayan Prof. Dr. Özkan, ilk tam yüz naklini neden kendine hedef olarak koyduğu yönündeki soruya da şu yanıtı verdi:
"Benim yaptığım işin bir devamıdır yüz nakli. Benim işimde gidebileceğim en büyük hedeflerden biri yüz nakliydi. Yarın ne olacağını bilmem. Kaleci olduğunuzda nedir hedefiniz? Yıl sonunda en az golü yemek. Forvetseniz en fazla golü atmaktır. Herkesin bir mesleği var. Herkes kendine bir hedef belirliyor."
Prof. Dr. Özkan, bir öğrencinin, "Doktorlar için tehdit veya hakareti nasıl değerlendiriyorsunuz?" şeklindeki soruyu da, "Doktorluğun son dönemde en önemli sıkıntısı budur. İnsanları eğitmeden, onlara çok fazla hak verirseniz bu bizler içinde geçerli. Maalesef bu var. Şu anda doktorların kendilerini kötü hissetmelerinin nedeni odur. Bir politika olarak sıkıntı var. Aşılacağını umuyorum. Ama her meslekte tehdit edilirsiniz. Öğretmen de sıkıntılı olabiliyor. Okulların her basamağında bu eğitimin verilmesi ile bu sorunun düzene gireceğine inanıyorum" diye yanıtladı.
Soru-cevap bölümünün ardından öğrencilerin uzun süre alkışladığı Prof. Dr. Ömer Özkan'a, Doğa Koleji Ortaokul ve Lise Müdürü Ceyhun Devaci tarafından katılımlarından dolayı plaket verildi.