Denizli Tekden Hastanesi Diyetisyeni Ceren Akkuş, genelde vatandaşların tuz, un ve şekerde uzak durduğunu ve bunların tüketilmesinde dikkatli davrandığını belirtti.
Sofrada kullanılan tuzun asıl adının sodyum klorür olduğunu belirten Akkuş, "Sodyum gereken miktarda alındığında insan vücudunun sıvı ve kan basıncı dengesinin düzenlenmesi, kas ve sinir sisteminin düzgün çalışması için oldukça önemli bir göreve sahiptir. Ancak fazla miktarda alınan sodyum hipertansiyon başta olmak üzere inme, çeşitli kalp hastalıkları ve böbrek hastalıklarına yol açabilmektedir. Günümüzde birçok ülkede günlük olarak 2400 mg/gün ya da daha az sodyum tüketilmesi önerilmektedir. Bu miktar ise yaklaşık olarak 6 gram tuza denk gelmektedir'' dedi.
Tuzdan kısıtlı beslenme planı uygulaması gereken hipertansiyon ve böbrek hastalığı olan kişilerin çoğu zaman yanılgıya düştüğünü belirten Akkuş, "Sadece görünür tuzu yemeklerimizden uzaklaştırmak tamamen tuzsuz besleniyoruz anlamına gelmiyor. Bunun yanı sıra doğal olarak içinde sodyum bulunduran besinler ve işlenmiş besinlerin sodyum içerikleri hakkında da bilgi sahibi olmamız gerekir. Genel olarak işlenmiş besinler gereksinimimizden daha fazla sodyum içerirler. Araştırmalara göre tüketilen sodyumun büyük bir kısmı yemeklere eklenen tuzdan değil işlem görmüş besinlerden gelmektedir. Bu oran aldığımız sodyum miktarının yaklaşık olarak yüzde 75' lik kısmını kapsamaktadır" diye konuştu.
Tuz tüketiminde dikkatli davranılması gerektiğini kaydeden Akkuş sözlerini şöyle tamamladı:
"Sık tüketilen ve en çok sodyum içeriğine sahip bazı besinleri bir tablo üzerinde incelediğimizde aslında sodyumu pek çok kaynaktan aldığımızı görmekteyiz. Bu durumda yapılabilecek en iyi uygulama iyi bir etiket okuma alışkanlığı kazanmak olmalıdır. Eğer salamura turşu, zeytin tüketilecekse mutlaka suda bekletilerek fazla tuzu uzaklaştırılmalıdır.'