Avrupalı bazı ilaç üreticilerinin 'deli dana' hastalığından sonra kapsül ilaçların üretiminde sığır yerine domuz jelatini kullanması, tıpta 'helal-haram ilaç' tartışmalarını başlattı. Afyonkarahisar Devlet Hastanesi Kalp Damar Cerrahisi Doç. Dr. İlker Alat'ın, kapsüllerin dış jelatininin domuzdan yapıldığı için hastalarına bu ilaçlardan yazmadığını açıklaması, kapsül ilaç tartışmalarını yeniden alevlendirdi. Birçok hastalığın tedavisinde kullanılan ve sık sık tercih edilen kapsül ilaçların haram mı yoksa helal mi olduğu hala vatandaşların kafasında soru işareti oluşturmaya devam ediyor.
Adana-Osmaniye Tabip Odası Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten, bazı ilaçların yapılış şekillerine göre değişkenlik gösterdiğini belirterek, 'deli dana' hastalığının ardından kapsül ilaçların jelatininde sığır yerine domuz ürünleri kullanımının arttığını söyledi. Bu durumda önemli olanın hastaların sağlığına kavuşması olduğunun altını çizen Ökten, 'Hastalarımıza hangi ilaç şifa olacaksa bizim onu vermemiz, hastaların da bu ilacı kullanması gerekir. Biz hekimlerin, kapsülün dışında domuz ürünü var diye onu hastaya vermememiz, direkt olarak o hastanın sağlığı ile oynamaktır. Böyle bir şeye kesinlikle hakkımız yoktur, ayrıca bu düşünce tıptan uzak bir düşüncedir' dedi. Doç. Dr. İlker Alat'ın tavrını 'bilimsellikten uzak' olarak yorumlayan Ökten, bu tutumun hastalar açısından sakıncalı durumlar doğuracağını savunarak, hastaların doktorlarının önerdiği ilaçları kullanmasını tavsiye etti.
Adana Eczacı Odası Başkanı Ersun Özkan ise doktorların, kapsüllerin dışında domuz katkısı olması nedeniyle hastalarına bu ilaçları yazmamasını doğru bulmadıklarını açıkladı. Hekimlerin ve eczacıların birinci görevlerinin insan sağlığını korumak olduğunu kaydeden Özkan, bu tür söylemlerin oluşturacağı durumların insan sağlığında ciddi problemler oluşturabileceğine vurgu yaptı. Özkan, 'Özellikle son dönem helal besin olayı ciddi anlamda gündemde. Hasta ilacı zevk için kullanmaz. Dolayısıyla bir ilacın içilip içilmeyeceği konusunda fetva verme yetkisi bir tane hekime ait değildir. Hasta tedavisini bu ilaçta buluyorsa ve bu ilacın da eş değeri yoksa hasta mutlaka bu ilacı kullanmalı' diye konuştu.
Konuyla ilgili Diyanet İşleri Başkanlığı'nın görüşünü açıkladığını bildiren İl Müftüsü Arif Gökce de, İslam dininin zaruretleri göz önünde bulundurduğunu söyledi. Gökce, şunları kaydetti:
'Domuz kaynaklı tıbbi malzemenin tedavi amacıyla kullanılmasını, 'zaruret' hükümleri çerçevesinde değerlendirmek mümkündür. Buna göre, bu malzemenin yerini tutacak başka bir tedavi malzemesi yok, hasta için kullanılması hayati önem arz ettiği konsültasyon raporuyla belirtilmiş ise tedavi amacıyla kullanılması caiz olur. Sözü edilen şartların bulunmaması durumunda ise caiz olmaz. Müslüman kardeşlerimiz önce kullandıkları bu ilacın domuz mamullerinden olmaması gerektiğine azami dikkat göstermelidirler. Şayet alternatifi yoksa ve başka türlü bulması mümkün değilse ve doktorlar da muhakkak bu ilacı kullanması gerek fiziki gerek biyolojik gerekse, hastanın şifa bulması adına kullanmasını zaruri görüyorlarsa o zaman zaruret noktasında hastalarımız bu ilaçları kullanabilir denilebilir. Ama mutlaka alternatifi araştırılmalı azami dikkat gösterilmelidir.'