Bu tür hastalıkların kuşaktan kuşağa aktarıldığını ancak "çekinik" diye tanımlanan hastalıklar için akraba evliliklerinin önem taşıdığını vurgulayan Battaloğlu, şu bilgileri verdi:
"Çekinik hastalıklarda, tek bir kopya gende hastalık varsa rahatsızlık ortaya çıkmaz. Ama bir çocuk hem anneden hem babadan hastalıklı kopyayı alırsa o zaman genin iki kopyası da hastalıklı olduğu için rahatsızlık riski çok artar ve genellikle hastalığa neden olur. Atalardan çekinik gen kopyasını kalıtılabilir ama kişi normal olur. Eğer eş aynı aileden geliyorsa onun da bu kopyayı kalıtlama ihtimali vardır. Böylece çocuğa o hastalıklı gen geçirilmiş olur. Türkiye'nin problemi çekinik seyreden hastalıkların çok sık görülmesi. Bu tip hastalıklar Avrupa ve ABD'de de görülür ama çok seyrektir. Türkiye'de ise akraba evliliklerinin fazla olması, bu tür genetik hastalıklarla çok sık karşılaşılmasına neden oluyor. Örneğin aynı köyden evlilikler çok riskli. Hatta aynı kasaba ve ilçeden evlenenlerde de aynı mutasyona rastlayabiliyoruz. Özellikle akrabalar arası evliliklerde kesinlikle danışmanlık alınmalı."
Battaloğlu, bu sorunlara karşın genetik danışman yetiştiren üniversite birimlerinin çok az sayıda olması nedeniyle Türkiye'de genetik danışmanlığın gelişmediğini söyledi.
Genetikle ilgili özel laboratuvarların kurulduğunu ancak bunların hem ihtiyacı karşılayamayacak kadar az hem de "özel" oldukları için halkın ulaşımının zorlaştığını anlatan Battaloğlu, "Türkiye'nin ihtiyacı olan, genetik tanı merkezlerinin bölgesel olarak geliştirilebilmesi, Türkiye'nin genetik haritasının ortaya çıkarılması da bu çalışmalara kolaylık sağlaması açısından son derece önemli" şeklinde konuştu.