Prof. Akı, yüksek vücut kitle indeksinin kemiklerin kırığa olan eğilimini azalttığını belirtti. Çocuklara basketbol ve voleybol gibi zıplamayı gerektirecek sporlar yapmalarını öneren Prof. Akı, "Kilolu kişilerde kemiğe daha fazla fiziksel stres bindiği için, bu durum kemik gelişimine katkı sağlıyor. Ancak obezite, genel sağlık üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle onaylanmıyor. Hastanın daha önce osteoporotik kırık geçirmiş olması diğer kırıklar için zemin hazırlıyor. Bu nedenle de ilk kırığı engellemek önem taşıyor" diye konuştu.
Kırık riskinin ortaya konulması için kullanılan çizelgeye göre, değerlendirilmesi gereken dört ana faktör bulunduğunu söyleyen Prof. Akı bunları; kemik yoğunluğu ölçümü, yaş, daha önce geçirilen osteoporotik kırık ve annenin kırık öyküsü olarak sıraladı. Akı, kırığa olan eğilimin kemik sertliği ve kemik kalitesi olmak üzere iki başlık altında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, "Yaş ile birlikte kemiğin yoğunluğu azaldığı gibi kalitesi de bozuluyor. 40 ve 80 yaşındaki iki insanın kemik yoğunluğu değerleri aynı olsa da yaşla birlikte kemik kalitesi bozuluyor ve kırık riski 8 kat artıyor. Bu nedenle ileri yaş gruplarında kemik yoğunluğuna bakmadan, kemik kalitesinin bozulduğu göz önüne alınarak tedaviye başlanabiliyor" dedi.
Bir diğer faktörün de cinsiyet olduğunu söyleyen Prof. Dr. Akı, kadınların menopoza girmesiyle birlikte, kemikleri koruyucu etkisi olan östrojen hormonunun azaldığını ve bunun sonucunda kırık riskinin arttığını belirtti.
Osteoporoz riski üzerinde etkili olan birtakım ikincil faktörler de var. Bunlar arasında; içki ve sigara kullanımı, hareketsiz yaşam, tiroid hormonu kullanımı, kronik akciğer hastalıkları, inflamatuar bağırsak hastalıkları, romatoit artrit, erkeklerde prostat, kadınlarda ise meme kanseri tedavisi görmek ile organ nakli yer alıyor.