Seyahate
çıkmadan bir hafta önce yaptığımız 'Tatil' ekimizdeki 'bit pazarları' haberinde, Bordeaux'nun bit pazarına da yer verdiğimizde, şehre adım attığım gün, tam da ortasından geçeceğimi hiç planlamamıştım. Yolum oradan geçiyordu işte, hiç plansız programsız düşmüştüm bu renkli curcunanın içine ve saatlerce çıkamadım. Yabancısı olduğumuz bir şehrin ruhunu, tek tek içine giremeyeceğimiz evlerdeki hikayeleri, bir kültürün günlük hayatta öne çıkan unsurlarını bu kadar ayrıntılı en iyi neresi anlatabilir ki? Müzeler mi? Restoranlar mı? Alışveriş merkezleri mi? Bana sorarsanız en iyi bit pazarları anlatıyor. Nehrin kıyısında genişçe bir alana kurulu olan Bordeaux bit pazarı her gün açık. Ev eşyalarından kitaplara, antikadan aklınıza gelebilecek tüm ıvır zıvıra kadar bulabiliyorsunuz.
MONTAIGNE'İ ZİYARET EDİN
Bir şehrin insanını, en iyi nerede tanıyabilirsiniz? Bence yine bit pazarları... Çünkü bu kadar sakin, insanın üstüne atlamayan, bir yandan kitabını okurken, ancak sorarsanız size bilgi veren satıcıları başka bir yerde bulamazsınız. Ve müşteriler... Merkezdeki Etnografya Müzesi'nde yer alan görkemli katafalkına saygıyla yaklaşılan Rönesans'ın büyük düşünürü Montaigne, bir şehrin ilk belediye başkanıysa, yaklaşık 500 yıl sonra bile o topraklarda yaşayanların üstüne sinen mürekkep izlerini hissedebiliyorsunuz. Baharda kırmızı beyaz çiçekleriyle her yeri saran kestane ağaçlarının gölgesinde yürürken, bir şehrin nüfusunun az olmasının ne kadar değerli olduğunu anladığınız gibi insani özellikler de hemen kendini belli ediyor. Sokak aralarında başkalarına çarpmadan yürüyebilmek, caddelerde otomobillerden korkmadan karşıya geçebilmek, korna sesinden rahatsız olmadan kafelerde ve restoranlarda oturabilmek bizim gibi metropol insanları için ne büyük lüks... İnsan şehrin dokusunu, kokusunu hissediyor, sesini duyuyor, beş duyusu zevkten dört köşe çalışıyor. Avrupa'nın en uzun nehri olan Garonne'un kıyısında bir Ortaçağ şehri Bordeaux... Bahar ve kış aylarında iyi yağış aldığı, Fransızlar da doğaya hak ettiği saygıyı gösterdiği için her yer kestane, çam ağaçları, çiçeklerle kaplı... 19. yüzyılın ilk yarısında yolu Bordeaux'dan geçen Fransız yazar Stendhal,
Memoires d'un Touriste (Bir Turistin Anıları) adlı kitabında "Bordeaux Fransa'nın en güzel şehri" diye boşuna not düşmemiş. Bordeaux Fransa'nın en önemli üniversite şehirlerinden biri... Çok sayıda Türk öğrenci de bu şehirde eğitim alıyor. Şehirde özenle hazırlandığı belli olan bir Şarap Müzesi var. Fakat hazırladıkları video Fransızca olduğu için bu dili bilmeyenler anlamakta zorlanıyor. Son akşam nehrin üzerindeki köprüden uzun süre şehre baktım. Sahilde kalemle çizilmiş gibi uzanan binaların arasında hiç mi gözü rahatsız eden bir çıkıntı, aykırılık, çirkinlik olmaz? Nasıl olur da her şey bu kadar düzenli olur? Bunun nedeni Montaigne'in hayat ve insanlık adına kaleme aldığı
Denemeler'ini iyi anlamış olmaları herhalde...
EN ÜNLÜ ŞATOLAR VE BAĞLAR BU BÖLGEDE
Bu bölge Fransa'nın en geniş bağlarına sahip... Dünyanın en güzel şarapları da bu bölgenin üzümlerinden elde ediliyor. Nehirden kalkan tekneler ya da otomobille çevredeki Ortaçağ'ın izlerini taşıyan kasabaları, üzüm bağlarını keşfetmeye zaman ayıranlar, bu gezilerden daima mutlu anılarla dönüyor: Pauillac, Medoc, Margaux, Blaye, Bourg, Libourn, Saint Emilon bu kasabaların en popüler olanları... Fransa'nın en ünlü şatoları da yine bu bölgede yer alıyor. Gemiyle yaklaşık bir hafta süren 250 kilometrelik nehir seferlerini Croisi Europe, Viking ve UNI World firmaları gerçekleştiriyor.
İSTİRİDYE ÇİFTLİKLERİNİ ZİYARET
Bordeaux'ya bir saat uzaklıktaki Arcachon, Atlas Okyanusu'nun kıyısında, istiridye çiftlikleriyle dolu bir köy. Burada yılda yaklaşık 800 bin adet istiridye üretiliyor. Son yıllarda turistlerin de ilgisini çekmeye başlayınca köyde birkaç tane de restoran açılmış. Sahildeki İstiridye Müzesi'nde de larvadan istiridyeye dönüşüm süreci de gösteriliyor.