Tanrıverdi, Genel Kurul görüşmelerinde gerginliğe yol açması beklenilen 4+4+4 kanun teklifi görüşmeleri için, "Genel Kurul'da arkadaşlarımızı engellemeye kalkarlarsa, o engeli elbette kaldırırız" dedi
Milli Eğitim Komisyonu'nda tekme ve yumruklarla kabul edilen 4+4+4 kanun teklifi önümüzdeki hafta Genel Kurul'da görüşülecek. Gerilimli geçeceği beklenen görüşme öncesi AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, çarpıcı açıklamalar yaptı. Tanrıverdi'nin açıklamaları şöyle:
HALKIMIZ RAHATSIZ:
Ana muhalefet partisi, 4+4+4'te uzlaşmazlık düşüncesiyle hareket edince, bu meselede uzlaşma sağlanamadı. Ana muhalefet bu noktada uzlaşıyı meydana getirecek bir tavır ortaya koymadı... Parlamento çalışmaları, bir sert cismin komisyon başkanının kafasına atmayı, Meclis içerisinde de kürsü işgal ettirilmeyi gerektirmez... Ana muhalefet partisi sözcülerinin konuşmalarını dinliyoruz. Doğrusu halkımız bunlardan çok rahatsız. Ne demişti grup başkanvekilleri, 'Bunun rövanşı var'. Yani komisyonda sert bir cisim atacaksınız isabet etmedi. Genel Kurul'da isabet edecek şekilde atıp Meclis'i bir kargaşa haline sokmak istiyoruz demektir. Niyetleriniz, amacınız o olabilir. Ama bu noktada Ak Parti kesinlikle bu çirkin emellere, kötü niyetlere fırsat vermeyecektir. AK Parti aklı selim, Meclis olgunluğuna yakışır ve milletin beklentisini gerçekleştirecek şekilde Meclis'te olacak çalışmalarını yapacak ve 4+4+4 olarak bilinen bu sistemin bir an önce hayata geçirilmesini sağlayacaktır.
ENGELİ KALDIRIRIZ:
Başkanlık Divanı'nın, gerek iç tüzük gereği, gerekse Meclis'in gelenekleri doğrultusunda bu Meclis'i yönetme zorunluluğu var. Dolayısıyla Başkanlık Divanı hem iç tüzüğe uygun hem de geleneklere uygun bir şekilde bir yönetim anlayışını ortaya koyacaktır. İnanıyorum ki Başkanlık Divanı böyle kararlı bir tavır sergileyecektir. Meclis'in çalışmasını sağlayacak bir beceri ortaya koyacaktır. Meclis'in çalışmasını istemeyenler ya da Meclis'te kargaşa bekleyenler, gene kötü niyetlerini ortaya koyarlarsa, bu Meclis'i çalıştırma zorunluluğu, görevi, yükümlülüğü vardır. Gelişen şartlara göre Meclis'in çalışmasını elbette Meclis kendi içerisinde temin edecektir... Kürsü işgali olursa ne olacak? Meclis Başkanı konuşmacıları sırayla çağırıyor. Örneğin bizim konuşmacımızı geçtiğimiz iç tüzük çalışmasında konuşturmamışlar, hatta kürsüye çıkarmamışlardı. Kürsünün ve kürsüde yapılan konuşmaların dokunulmazlığı vardır. Kürsüye çağırdığı halde bizim bir arkadaşımızı orada konuşturmamak, kürsüye yaklaştırmamak gibi milletin iradesine çıkan birileri çıkarsa, o engeli elbette biz kaldırırız.
O DİLDEN KONUŞURUZ:
Başbakanımızın bu yasa görüşmesine ilişkin sözleri ortada. Bunu birilerine tehdit anlamında değil, Meclis'in huzurlu bir şekilde çalışmasını beklediğimizi ifade eden bir söz olarak ortaya koydu. Demokratik olgunluk, ilkeler doğrultusunda Meclis'te çalışmak isteyen milletvekilleri varsa zaten bir sorun çıkmaz. Ama demokratik olgunluktan öte ilkelerden farklı bir davranış sergileyecek olurlarsa, bu Meclis'in huzurunu kaçırmak demektir. Bir basamak daha ileri gidip, Meclis'te konuşmak isteyen arkadaşımıza ya da Meclis'in işleyişine engel olmak isteyen birileri olursa buna da fırsat vermeyiz. Başbakanımızın ifadesiyle hangi dilden konuşmak isterlerse Meclis içerisinde biz o dilden konuşuruz. Milletin iradesine kesinlikle ipotek koydurmayız. Meclis çalışmasını kimseye engelletmeyiz.
BELİNDE SİLAH VAR:
Meclis içinde, Genel Kurul'da adam öldü, Meclis kampüsünde, PTT önünde adam vuruldu. Ondan sonra tabanca taşımayı yasakladılar. Güya yasak yine herkesin belinde var. Yani alışkanlık edinenlerde var. Mesela ben sendikacılıktan beri ruhsat sahibiyim ama silah taşımadım. Arabamda da yok.
HESAPLAŞMIYORUZ:
Zorunlu eğitimin kesintisiz 8 yıla çıkarılması 28 Şubat dönemindedir. Kesintisiz eğitimi, kesintili hale dönüştürdüğümüz için 28 Şubat'la hesaplaşma olarak değerlendirenler var. Oysa biz birileriyle hesaplaşmaktan ziyade Türkiye'nin eğitim sisteminin daha verimli olması, yavrularımızın geleceğinin daha aydınlık olmasını düşündüğümüz ve çağdaş dünyayla da uyum sağlamak için bu düzenlemeyi yapıyoruz. Esas arıza, 28 Şubat döneminde eğitimin kesintisiz hale dönüştürülmesidir. O günden bu yana görülmüştür ki bu eğitim sistemi gençlerimizin geleceğini aydınlatmaktan ziyade maalesef önünü karartmıştır. En büyük zarar verdiği alan da sanayici, iş adamı kesimimize olmuştur.
Mahşerin 5 atlısı: Bu konuda rahatsız olan kesimler, meseleye ideolojik olarak bakanlar; CHP, o gün yine destekçisi olan TÜSİAD ve TESK'e bağlı Eğitim-Sen'i yani yine o gün ideolojik olarak karşı çıkanları görüyorsunuz. 28 Şubat sürecinde buna destek verenler vardı; TESK, TOBB, Türk-İş, yani mahşerin beş atlısı diye bilinen kurumlar vardı. Şimdi TOBB, TESK, Türk-İş "hayır" demiyor. Mahşerin beş atlısından 3'ü, o günkü yapılanın yanlış olduğunu görmüş onlar, kesintisiz eğitimi savunmuyorlar. 5 atlıdan CHP ve TÜSİAD yalnız kaldı.
Atatürk dini eğitime karşı değildi
-İmam Hatipler bizim dönemimizde açılmış okullar değil. İlk açılışı Celal Bayar döneminde oldu. Atatürk de din eğitimine karşı değildi. Ayrıca Atatürk, 7 Şubat 1923'te, Balıkesir'de Zagnos Paşa Camii'nde, Cuma günü hutbe okumuş bir insandır. İdeolojik düşüncelerine Atatürk kılıfı oluşturmaya çalışıyorlarsa bu çok yanlış. Ben de İmam Hatip mezunuyum. Sonra Eğitim Enstitüsüne gittim, matematik okudum. Biz ilk İHL mezunuyuz. Sayın Başbakan, İmam Hatip Okulu mezunu. İmam Hatip Okulu ile İHL farklı. Bizim dönemimizde liseye çevirdiler. Orta kısmı 4 yıllıktı, 3 yıla düşürüldü. Onlar 4 yıl orta kısmını, 3 yıl lise kısmını okudular. Lise kısmının son sınıfında da diğer liselerden fark dersi sınavları vardı. O fark dersi sınavlarını vererek, lise mezunu oluyorlardı. Düz lise mezunu olup öyle üniversiteye gidiyorlardı. Halbuki imam hatip okulunda da lisede de normal lise müfredatı aynen okunur, ayrıca meslekle ilgili kitaplar okunur... O zaman bir yanlışlık vardı zaten.
AKP: % 54 CHP: % 22
Bu ay yapılan ankette, yüzde 54 Ak Parti, CHP yüzde 22 çıkı. Yani fark çok açık. Bizim milletin partisi olarak milletin ne isteyip istemediğini her ay ölçümlememiz lazım. Bu ölçümlemeler doğrultusunda biz politikalarımızı üretiyoruz. Onun için bu 4+4+4 sistemi de gene milletin beklentisi olarak ortaya konmuştur. Özellikle sanayici, esnaf kesiminin istekleri doğrultusunda bunlar geliştirilmiştir.
Asker hükümet ilişkileri
Türkiye demokratikleştikçe bazı ezberler bozulacak. Dolayısıyla tamamen buna dayalı işlerdir. Ve her kurum kendi alanıyla ilgili hizmetlerini öne çıkararak çalışmalarını sürdürür. Dolayısıyla bu değişimler, bu ezber bozan hareketler Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde çok hızlı adım attığını gösteren hareketler. Yeni kuvvet komutanları yapısının düşüncelerinin de bunda etkisi elbette olmuştur. Herkes bu demokratikleşmede yerini nasıl ve neresinde alacağını düşünerek adım atmakta.