Mısır siyasal sistemini çarpıcı bir şekilde tanımlamak gerekse 'Askeri-
Yargı Kompleksi' en tutarlı tariflerden birisi olurdu. 29 yıl 120 gün süren Mübarek rejiminin ardından 5. Cumhurbaşkanı olan Muhammed Mursi sadece ilk sivil Mısır lideri olmadı aynı zamanda bölgesel dinamiklerin de baştan aşağı yeniden şekilleneceği sürecin güçlenerek devam etmesini sağladı. Mısır müesses nizamı son yarım yüzyılda büyük ölçüde 'bölgesel düzen' ile ülke içerisinde 'demir yumruk' yönetiminin oluşturduğu makasta varlığını sürdürmekteydi.
Mısır rejimi, Arap isyanlarının Kahire ayağının biyo-siyasal ömrünü tamamlamış olan Mübarek'in 'kurban verilmesiyle' hitama ereceğini düşünüyordu. Mübarek gidecek, müesses nizam kısmi bir iktidar paylaşımıyla yoluna devam edecekti.
Yapılan seçimlerde Hürriyet ve Adalet Partisi ile Nur Partisinin meclisin ezici çoğunluğunu ele geçirmesiyle ilk şoku yaşayan Mısır askeri yönetiminin, aslında oldukça soğukkanlı tepkiler verdiğini söylemek mümkündür. Bu durumun hikmeti daha sonra anlaşıldı. Meclisin varlığını fazlaca ciddiye almayan Mısır rejiminin varlık yokluk mücadelesi olarak gördüğü makam cumhurbaşkanlığıydı.
Başkanlık seçimleri öncesi Mısır vesayet rejimi, hala açıklanması zor bir metotla, bir idare mahkemesi kararıyla anayasa komisyonunu feshetti. Ardından da daha radikal kararlar geldi. Mini bir darbe ile meclis feshedildi, cumhurbaşkanlığının yetkileri tırpanlandı.
Bütün bu müdahalelerin ardından yapılan seçimler, Mısırlıların deyimiyle, eski rejim kalıntılarını adlandırmak için kullandıkları 'Fulul' ile 'yeni Mısır' arasında geçti. Mursi, 'fulul'u yenerek kazandığı seçimlerle 'fulul bürokrasisinin' başına cumhurbaşkanı oldu. İktidara gelen Mursi, Mısır vesayet rejiminin oldukça sert muhalefetine rağmen devrimci kabul edilen adımlar attı. Özellikle askeri vesayeti sonlandırma adına Tantavi'yi veya istihbarat başkanı Murad Muvafi'yi görevden alması Mısır açısından tarihi adımlardı.
Mursi'nin hızlı başlangıç performansı bu kararlarla beklentiyi de gereğinden fazla yükseltmiş oldu.
Oysa Mısır müesses nizamı bütün ağırlığıyla Mursi yönetimini defansta beklemekteydi. Son tahlilde, Mısır bürokrasinin kahir ekseriyeti için Mursi, seçimleri Ahmet Şefik'i yenerek kazanan liderden başkası değildi. Askeri-Yargı Kompleksinin Mısır versiyonu olan HSYK sahneye çıkmakta gecikmemişti. Mursi'nin görevinden azlederek Vatikan'a sefir atadığı Abdülmecit Mahmut 'Mısır HSYK'sının bastırmasıyla yerini korumuş oldu. 'İdeolojisi olmayan' askeri vesayetle mücadelede fazlaca sorun yaşamayan Mursi'nin, ideolojik ve sınıfsal pozisyonu olan yargı ve bürokrasi ile çetin bir mücadeleye girmesi mukadderdir.
Türkiye-Mısır işbirliğinin potansiyeli
Mısır'ın son iki yılına dair yapacağımız analizlerin neredeyse tamamını Türkiye'nin son elli yılından farklı vesayet uygulamalarıyla birebir eşleştirmek mümkündür. Mübarek sonrası, asırlık aradan sonra, birbirini yeniden keşfeden Türkiye ve Mısır eğer bir eksen oluşturabilirlerse bütün bölge jeopolitiğini derinden etkileyecek bir adım atmış olacaklar. Mursi'nin AK Parti kongresine katılmasıyla Mısır-Türkiye ilişkilerinin nasıl bir dinamikle yürüdüğüne dair işaretler belirmiş oldu. Mübarek sonrası, dış işleri bakanı, başbakan yardımcısı, bakan, başbakan ve cumhurbaşkanı düzeyinde Mısır'a ziyaret gerçekleştirmiş tek ülke olan Türkiye'nin Kahire ile kurduğu ilişkinin stratejik bir çehreye kavuşması muhtemeldir. Erdoğan'ın bugün gerçekleştirdiği ve 10'un üzerinde bakanının da katıldığı devrim sonrası ikinci ziyaretinin gündeminden 'stratejik bir eksen çıkar mı?' Bu tartışmalara Mısır-Türkiye 'tarihsel rekabeti' üzerinden bakanlar da bulunmaktadır. Mezkur rekabeti göz ardı etmek mümkün değildir. Lakin Mısır-
Türkiye ekseni sıfır toplamlı bir oyundan ziyade her iki tarafın, rekabet ederek de ittifak ederek de kazanacakları bir ilişkidir. Gerek ekonomik olarak gerekse de jeopolitik açıdan Mısır-Türkiye ekseni bölgede düzen kurucu ve dengeleyici formülün ismidir. Bu eksene tükenmiş Camp David Düzeni içerisindeki İsrail 'katkılarını', ABD'nin 'Ortadoğu kararsızlığı ve politikasızlığını' da ekleyince önümüzdeki dönemde Mısır-Türkiye ilişkilerinin derinleşeceğini söylememiz gerekiyor. 2008'de Gazze katliamı öncesi Erdoğan'ın gördüğü son lider, İsrail başbakanı Olmert'ti; bugün ise Gazze'de yeni katliamlara imza atılırken görüştüğü lider Mursi olacak!