İpek Yolu günümüzden iki bin beş yüz yıl önce Çin'in Xian şehrinden başlayarak hayata geçirilen ve yüzyıllar içinde karadan ve denizden Avrupa'ya ulaşan bir diyalog yoludur. Büyük İskender'in Batı'da Makedonya'dan başlayarak Doğu'da Hindistan'a kadar gerçekleştirdiği seferler ve fetihler sonucunda sağlanan güvenlik sayesinde İpek Yolu M.Ö. 3. yüzyıldan itibaren kültürler, medeniyetler, ülkeler ve bölgeler arası etkileşim, iletişim, ulaşım ve ticaretin en önemli güzergâhlarından birisi haline geldi. Bu güzergâhın 1500'lü yıllara kadar dünyanın en önemli ticaret yollarından birisi olduğu söylenebilir.
Çoğunluğu kara yolunda bulunan bu güzergâhın iç denizler olarak bilinen Kızıldeniz, Akdeniz, Karadeniz ve Adriyatik denizine uzanan kolları da vardı. Karayolları hattı daha çok ipek, deniz yolları ise baharat yolu olarak bilinmekle birlikte anılan deniz yolları boyunca doğudan batıya ipek ve lüks mallar transferi, batıdan doğuya da altın ve gümüş akımı yüzyıllar boyunca devam etmiştir. Asya, Afrika ve Avrupa kıtaları arasındaki bu ticaret yolu aynı zamanda medeniyetler ve kültürler arasındaki diyaloğun da en önemli güzergâhı olmuştur. Yusuf (A.S.) ın Mısır'da kuyudan çıkarılışında bu güzergâhta ticaret yapan bir tüccar kafilesinin rol oynadığı söylenebilir.
Çin'den başlayarak Akdeniz'e ve Avrupa'ya kadar uzanan ipek ticaret yolları boyunca kültürel, ilmi ve ekonomik ilişkilerin gelişmesinde diğer devletler ve milletler yanında Göktürler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar'ın ayrı ve önemli rolleri olmuştur. Deyim yerindeyse Türkçe konuşulan devlet ve topluluklar yüzyıllar boyunca doğu-batı ticaretinde emniyet bölgeleri olarak öne çıktı ve medeniyetler, kültürler ve bölgeler arası iletişim ve etkileşimin gelişmesinde önemli rol oynadılar.
Kadim ticaret yolu
Avrupalı ulusların 15. yüzyılın sonu ve 16. yüzyılın başlarında Okyanus aşırı yollardan Asyaya ulaşmasıyla birlikte doğu batı ticaretinde yeni bir durum ortaya çıktı. Avrupalılar gelene kadar karasal bağlantıları ipek yoluyla sağlanan Kızıldeniz, Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus arasındaki ticarete farklı dili konuşan, farklı dinlere inanan ve farklı kültür ve medeniyet havzalarında yaşayan tüccarlar dahil olabilmekteydi. Ancak Avrupalılar 16. yüzyılda bu duruma uyum sağlamak yerine bu ticareti (ipek ve baharat) tekellerine alma mücadelesine giriştiler ve "modern" dönem ile "ticaret kapitalizmi" (merkantilizm) dönemi boyunca bunda başarılı oldular.
Dünya tarihinde 2000 yıldan fazla dünyanın en önemli güzergâhı olan bu yol Atlantik kıyısındaki ulusların etkisiyle, daha doğru bir deyimle, develerin sırtındaki yükün gemilere aktarılması ve özellikle de Batı Avrupalı ulusların tekelci (monopolist) uygulamalarıyla, yeni bir durum ortaya çıktı. Pusulanın Batılı uluslarca kullanılmaya başlanmasıyla doğu-batı ticaretinde deniz yollarının önemi giderek artmaya başladı. Bu durum 19. yüzyılda demiryollarının inşa edilmesine kadar devam etti. 19. yüzyılda demiryolunun devreye girmesiyle inşa edildiği ülkeler içindeki bölgesel ekonomik entegrasyonlar hızlandı ve demiryolunun dünya ticareti ve ekonomisinde önemi giderek artmaya başladı. 20. yüzyılda kara, deniz ve demiryolu ulaşımına havayolu da dahil olduğunda miktar yanında mal ve eşya taşımacılığındaki hızda da yeni bir ivmeye ulaşılmış oldu.
Evet Avrupalılar beş yüz yıl önce tarihi ipek yoluna alternatif yolları devreye soktular ve yüzyıllar içinde Osmanlı Devleti ve Türkiye'nin de içinde yer aldığı geçiş coğrafyasındaki ülkelerin doğu-batı ticaretindeki önemleri giderek azalmaya başladı.
Türkiye Cumhuriyet'inin ilanının 90. yılında 29 Ekim 2013 günü birçok yabancı devlet adamının da katılımıyla Sayın Abdullah Gül ve Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın açışını gerçekleştirdiği Marmaray ile tarihi ipek yolu doğuda Asya Pasifik'teki Çin/ Pekin ile batıda Atlantik kıyısındaki Londra demiryolu ile bağlanmış oldu. Acaba Avrupalılar'ın ipek yolundaki alternatif ticaret yolu yeniden aslına mı dönüyor? Veya pusula yeni bir yönü mü işaret ediyor?