Ahmet Kaya bu ülkenin sürgünde ölen evlatlarından biriydi. Vefatından ya da katlinden evvel, doğduğu topraklara bir daha dönememe ihtimali kafasını sürekli meşgul ediyor, kalbini sürekli sıkıştırıyordu. Kaya sürgündeyken bile Ergenekon medyası Kaya'ya olan nefreti diri tutmak ve kitleleri Kaya'ya karşı azmettirmek için imalat haberler yapmaya devam ediyordu. (Haftaya SABAH Pazar'da o cinayet sürecini tüm detaylarıyla yazacağım.) Fiziken oradaydı ama hâlâ ruhen burda yaşıyordu, buranın yazılı ve görsel medyasını takip ediyordu. Çok sıkılıyor, daralıyordu. Bu sürekli sıkıntı ve daraltı hali bu koca adamı bir an, boş bir zamanında yakaladı ve geçirdiği kalp krizi sonucu Ahmet Kaya 16 Kasım 2000'de aramızdan ayrıldı. Birileri hedefine ulaştı, Kaya'yı ağır çekim cinayetle katlettiler. 11 yıl oldu. Ahmet Kaya, bu ülkenin genel toplumsal tarihi bakımından da gerçekten eşsiz bir isim. Politik olarak da, bu ülkenin so l tarihinin ürettiği, belki de toplumsal kapsayıcılığı en yüksek olan isim. Ahmet Kaya, sol içinden çıkan diğer sanatsal figürler gibi sadece belli bir cemaat nazarında sevilen ve dinlenen biri değildi. Kaya'ya en karşıt pozisyonda olan insanlar bile açık ya da gizil biçimde Ahmet Kaya müziğini dinler ve Kaya'nın coşkun ve destansı üslubundan etkilenirlerdi. Hemen her sene dur duraksız çıkardığı albümlerin, her seferinde milyonlarca satması bir tesadüf değildi. Ülkücü hareket içinde önemli mevkilerde bulunmuş bir isim bana bizzat "Bizim hareket içinde kimse birbirine itiraf etmez ama en çok dinlenenlerden biri Ahmet Kaya'dır. Çoğu ülkücü genç Kaya'nın şarkılarını ezbere bilir," demişti.
EYYAM YAPMADI, YALIN VE SAHİCİ BİR İSYANI DİLLENDİRDİ
Öte yandan Ahmet Kaya "Müziğini seviyorum ama görüşlerine karşıyım" gibi bir cümleyle geçiştirilecek biri de değildi. Bu, Kaya'nın gizli hayranları için tipik bir kendini kandırma cümlesi. Kaya'yı duruşundan, tavırlarından ve üslubundan ayırmak mümkün değil. Kaya'nın şarkıları o genel Ahmet Kaya duruşunun tamamlayıcı bir parçasından ibaret. Ahmet Kaya şarkılarını Türklerin, Kürtlerin, Alevilerin, Sünnilerin, gayrımüslimlerin, dindarların yani herkesin dinleyip sevmesinin temel nedeni Kaya'nın yalın ama bir o kadar da sahici isyanıdır bence. Bu sahici isyanı bu toprakların hemen her insanı yüreğinin bir yerlerinde taşıyor. Kaya, sözleri ve ezgileriyle yüreklere dokunabilen ve bu ülke insanlarının gizlenmiş isyanını açığa çıkartabilen bir adamdı. Aslında Ahmet Kaya'nın görüşleri diye bir şey de yok. Kaya esasen duyarlılıkları ve hissettikleri olan bir adamdı. Bu hisleri ve duyarlılıkları taşkın ve coşkun bir dille ama asla yapaylığa düşmeden şarkılarıyla ifade eden biriydi. Ahmet Kaya'nın kalpleri fethetmiş, herkesçe bilinen hiçbir parçasında Türk sol literatürüne hep hâkim olmuş yapay ve yavan dil yoktur. O dille şarkı yapanlar zaten sadece belli bir cemaat içinde dinleniyor. Türkiye'nin büyük çoğunluğu tarafından bu yapaylık anında reddediliyor. Özünde statükoculuk olan o sahte isyan bugün artık kendine solcu diyen birçok insanı da kapsayamıyor. Ahmet Kaya ise ömründe 'herkesi kapsayayım' diye asla düşünmemiş, inandığı ve hissettiği şeyleri her zaman ve zeminde yüksek sesel ifade etmiş bir adamdı. Bu sebeple en yakınındakilerin bile çok tepkisini çekmiş, fakat böyle hiç kimseye yaranma derdinde olmayan tavırlar koya koya herkesin gözünde kahramanlaşmış bir adamdı. Eyyam yapmak, diplomatça davranmak Kaya'nın kitabında yoktu gerçekten.
VALLAHİ BİZ BARIŞI ÖZLEDİK
28 Şubat askeri darbesinin en boğucu günlerinde kanal kanal gezip, dindar kızların özgürlüklerini herkese karşı savunmuştu. Sol çevreler denen o kasttan akıl almaz tepkiler aldığı halde susmamış, her gittiği yerde yüreğini acıtan yasaklara ve baskılara karşı tam bir Ahmet Kaya üslubuyla konuşmuştu. Öcalan'ın yakalanma sürecinde, aşırı milliyetçilik histerilerinin tavan yaptığı günlerde, tüm medya oradayken "Bu albümümde Kürtçe şarkı söyleyeceğim," diye haykırmıştı. "Her zaman bu ülkenin halklarının kardeşliğini ve bölünmez bütünlüğünü savundum. Ama Kürt realitesini de bu ülke tanımak zorundadır. Bunu her zaman söyleyeceğim," diye konuştuğu sırada, başının üstünden çatallar, kaşıklar ve bilumum iğrenç bağırtılar uçuşuyordu. Sürgüne gitmek zorunda kaldığı Avrupa'da konserler verirken, PKK'lılara her zaman silah bırakma çağrısı yapan, "Vallahi biz barışı özledik," diyen de Ahmet Kaya'ydı. Montajlarla, yalanlarla Kaya'nın bu Avrupa konserleri bir dezenformasyon aracı olarak kullanıldı. Kitleler Kaya'ya karşı manipüle edilmek istendi. Ahmet Kaya, içinden geldiği gibi davranan, kendine uzanan ellere her zaman düşünmeden dost elini uzatan bir adamdı. Başkalarının bu durumu manipüle edip etmeyeceği hiçbir zaman umurunda olmuyordu. Zamanında televizyon programı yaparken de 'dinci sermaye' diye yaftalanan bir firmayla ortak iş yapmaktan, ülkücü hareketin içinden meşhur bir konuğu ağırlamaktan çekinmemişti. Tüm hayatına ve şarkılarına sinmiş bu hakikilik, bu içtenlik ve her şeyden önemlisi bu vicdanlı duruş sebebiyle Ahmet Kaya her zaman hatırlanacak, her zaman dinlenecek. Bu ülkenin en zor ve boğucu zamanlarında hayatları daraltılan her kesimden yurttaşımıza, tavırlarıyla ve şarkılarıyla sahip çıkan bir adamdı Ahmet Kaya. Bahtiyar'ların Nazlıcan'ların en dar vakitlerinde en çok güvendikleri adamdı. Destansı bir coşkunun, sahici bir isyanın adamıydı. Bu ülke seni çok özlüyor Ahmet Kaya.