Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NUR ÇİNTAY

Şeftalili Jüpiter ve ekler!

Fauchon'un 'Cennete mi geldik' dedirten pasta tepsisinden sanatsal ekler ve fantastik şeftali... Tatar Salim'in döneri... Artun Ünsal'ın karpuzu... Hatay'ın damağı da dimağı da besleyen mutfak kültürü...

11 AĞUSTOS PAZARTESİ
BU GEZEGENİN UYDUSU OLUNUR!
Hayatımda duyduğum en tatlı hikayelerden biri bu: Bir arkadaşımız yıllar önce pastaneye giriyor. Sıra sıra ekler pastalar dizili içerde; tepelerinde de 'Ekler' yazılı.
"Bana bir tane ek" diyor arkadaşımız.
"Ekler mi?" diye soruyor pastacı. "Hayır, ek" diyor arkadaşımız.
"Ekler pasta mı istiyorsunuz?" diye tekrar edince adam, artık sinirleniyor, hayır kaç kere söyleyecek: "Ek istiyorum dedim ya, sadece bir tane istiyorum, tek bir tane!"
İşin daha da ironik tarafı, bu ahbabımızın şu an bir büyük gazetenin hafta sonu eklerinde çalışıyor olması!
Sıradan bir insan, tek seferde birden fazla ekler değil, ancak tek bir 'ek' yiyebilir, doğru! Ama burası sınırları alabildiğine zorlayan bir yer.
Burası neresi? Akasya Acıbadem Koru Etabı, Koru Kule diye geçiyor adresi, ben size AVM'nin içinden tarif edeyim: Akasya'ya gittiniz, birinci kata çıktınız, Beymen'in yanından tekrar kapı dışarı çıktığınızda karşınızda duruyor: Fauchon.
Fransız orijinli bir marka Fauchon. 40 küsur ülkede 500'den fazla dükkanı var; gurme lezzetler satıyor. Geleneksel Fransız mutfağından yemekler, soslar, hamur işleri... Çikolataları ve biblo şıklığında minik ambalajlı ürünleri bir süredir Atatürk Havalimanı'ndaki Duty Free'lerde satılıyordu, Akasya'daki yer ilk restoran-kafe ve gurme mağazası.
Meraklandıran başlangıçlar ve oturaklı yemekler de var ama asıl gıdıklayan, pastaları. Haute couture pastalar bir tepside ayağınıza geliyor ve tatlıya azıcık düşkün birinin hali harap: Hangisini söyleseniz, aklınız bir diğerinde kalıyor!
Eklerler evvela desenleriyle tavlıyor; basbayağı sanat esercikleri var karşınızda. Sonra iyice çaresiz bırakan bir içerik yelpazesi: Deniz tuzlu-karamelli ekler, kakuleli-Türk kahveli ekler, bitter çikolatalı-amarena kirazlı ekler... Antep fıstıklı-kaymaklı ekler...
Fakat benim aklımı başımdan alan pastası başka. Jüpiter'in cisimleşmiş hali gibi duran bu eleman, menüde basitçe 'Şeftali' diye geçiyor. Unsuz yumuşak kek, hafif şeftalili krema ve şeftali jölesi şeftali şeklinde yuvarlanmış. Etrafındaki halka beyaz çikolatadan, çıtır bir bisküvi-kurabiye üstünde geliyor. O kadar hafif ki birkaç tane yenebilir.
Ve çok net: Bu gezegenin uydusu olunur!

12 AĞUSTOS SALI

TATAR SALİM TAMAM DA 'ATİLLA' İLHAN KİM?
Borsa ve Beyti dışında İstanbul'da iyi döner bulmak kolay değil. Fakat döner, eti hayatından tamamen çıkaranlar dışında büyük çoğunluğun sevdiği, iyisinin nerede olduğunu merak ettiği, uğruna kilometreler kat etmekten yüksünmediği bir şey.
En çok ilgi çeken de lezzet vaatli salaş dönerciler. İstanbul'un dört bir köşesinde nam salmış böyle yerler var: Kavacık'taki Bayramoğlu'nun mesela kapısında her dem kuyruk. Maltepe'deki Ali Usta çok katlı dev dükkanını sürekli doldurabiliyor. Beşiktaş'taki Karadeniz Döner Büfesi'nin taktığı döner, göbekli bir XXL adam ebatında! Hocapaşa'daki Kasap Osman, yola alengirli Can Oba'ya gitme fantezisiyle çıkanları yolundan döndürecek nefasette...
Vedat Milor'dan öğrendiğimiz bir de Tatar Salim varmış. Yola koyuluyoruz. Ataşehir'in daha yeni ve yüksek profilli tarafındaki dükkana salaş denemez; rahat sandalyeli, düzgün, ferah bir yerdesiniz.
İnce kıyılmış yeşillikler taze, dönerin üstündeki lavaş gayet iyi. Meşe odunu ateşinde pişen dönerden ise nefis bir et lezzeti alıyorsunuz. Kırpık kırpık değil, ince ama yaprak gibi kesilmiş, tam kıvamında pişmiş ve sonrasında çatalınızda donmuş yağ izi kalmıyor. Evet, bu kategoride bir numaramız artık Tatar Salim.
Kolonyalı mendil aşamasında bir şey dikkatimi çekiyor. Adreste "Atilla İlhan Caddesi No 4. Küçükbakkalköy / Ataşehir" yazılı.
Atilla İlhan Caddesi mi? AtiLLa mı? Çift 'T' yerine çift 'L' mi? Kolonyalı mendilde tashih mi var?
Daha beteri! Dönüşte caddenin adının yazılı olduğu tabelaya bakıyoruz ki bin yılın Attila İlhan'ı, olmuş Atilla İlhan! Bir 'T'si eksik, bir 'L's fazla!
Adamın adını caddeye veriyorsun, onu da yanlış veriyorsun! İşte canım Türkiyem...

13 AĞUSTOS ÇARŞAMBA

İNCİRLERİ PEYNİRLEYELİM!
Baklavayla yarışabilecek bir meyve olan incir çıktı; değerlendirin. Tek başına yiyebileceğiniz gibi, basit iştah açıcılar da yaratabilirsiniz incirle: Keçi peyniriyle, ricotta'yla mükemmel uyuyor. Soğuk et çeşitleriyle de.
Belki biraz balzamik gezdirebilirsiniz üstüne, sabırlı bir tipseniz taze ceviz ayıklayıp ilave edebilirsiniz...
Salata, bruschetta hatta pizzalaştırabilirsiniz. Instagram'da gördüm; kabaklı ve incirli makarna da mümkün.

14 AĞUSTOS PERŞEMBE

'TEL DOLAPTAKİ KARPUZ'
İçinde yeme içme de geçen anı kitaplarının lezzeti garantilidir. Artun Ünsal yazmışsa hele, çifte kavrulmuş! Tel Dolaptaki Karpuz (Yapı Kredi Yayınları) mevsime de en yakışanlardan olmalı. 50'lerin Kadıköy'ünden Afganistan'ına, çocukluktan ergenliğe... Bir dilim karpuz, insanı olgunlaştırabilir mi? Okuyun ve görün ki, evetmiş...

15 AĞUSTOS CUMA

EYLÜL BAŞI HATAY'A GİDEN YAŞADI
Geçmişindeki kültür, uygarlık, o bölgenin mutfak diline de ne biçim yansıyor. Hatay, mutfak kültürüyle de en zengin yerlerden; dimağı da damağı da tatmin eder kudrette. Hep öyle; her ne zaman giderseniz izini bırakıyor ama eylülün ilk haftası yolunu düşüren daha da bir yaşadı!
3-6 Eylül'de, Akdeniz Ülkeleri Mutfak Günleri düzenleniyor Hatay'da. Uluslararası bir organizasyon bu; Fransa'dan Lübnan'a, İtalya'dan Fas'a 17 Akdeniz ülkesinden şefler, gurmeler, mutfak meraklıları ve olaylar olaylar...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA