Moda dünyasının 'hikmetinden sual olunmaz' isimlerinden Giorgio Armani, bir konuşmasında şöyle diyor: "Tişört, modanın alfa ve omegasıdır. Yani başlangıcı ve sonudur." Elbette söz konusu moda olduğunda, ünlü tasarımcının sözünün üstüne söz söylemek bize düşmez. Lakin tişörtün hayatımıza girişinin 100. yılını kutladığımız bu günlerde, Armani'yi bu cümleleri sarf etmeye iten sebepleri tartışabiliriz. Gelin filmi biraz geriye saralım... İlk durağımız, 1913 senesi. ABD donanmasndaki denizciler, yaz sıcağında talim yapmaktan harap bitap düşünce, "Komutanım bir maruzatımız var. Ne olur bizim üniformalara bir el atın," der. Komutan, maruzatı üstlerine iletir ve bu maruzat zinciri, temmuz ayında askerlere beyaz tişörtlerin dağıtılmasıyla nihayete erer. Böylece tişört, ilk kez bugün bildiğimiz haliyle, bir dış giyim unsuru olarak ortaya çıkar. Askerlerin ardından; işçiler ve çiftçiler de bu basit ve hesaplı giysiyi iş kıyafeti olarak benimser. Hâl böyle olunca da, tişört yeni bir kelime olarak 1920'de ünlü sözlüklere dahil edilir.
MARLON BRANDO ETKİSİ
Açık havada efor sarfeden bu kesimlerin tişörtle dolaşmaya başlamasıyla birlikte, sporcular da, 1940'lardan itibaren tişörtlerle dolaşmaya başlar. Tişörtün önce ABD geneline, ardından dünyaya yayılmasının biricik müsebbibiyse Hollywood. Marlon Brando, 1951 yapımı
Arzu Tramvayı filminin büyük bölümünde tişörtüyle boy gösterince, o yıl ABD'de tişört satışından elde edilen gelir 180 milyon dolara ulaşır. James Dean'in 1955 yapımı
Asi Gençlik filmi de benzer bir etki yaratır ve bu iki filmden sonra tişört her kesimden erkeğin gündelik giysilerinden biri haline gelir. Diğer yandan bu dönemde düz tişörtlerin yanı sıra 'mesaj kaygılı' ve 'eğlenceli' tişörtler de ortaya çıkar. Eski New York Valisi Thomas E. Dewey, üzeri sloganlı ilk politik tişörtleri bastırır; Mickey Mouse ise tişörtlerde kendine yer bulan ilk çizgi kahramandır. 1959'da plastisol adlı tekstil baskı kimyasalının keşfedilmesiyse, baskılı tişörtlerin ucuza üretilmesinin önünü açar. 1969'daki Woodstock Festivali'nin gayrıresmi 'üniforması', bu kimyasalla üretilen batik tişörtlerdir.
EFSANE TASARIMLAR
1970'lerden itibaren ise rock gruplarının isimlerini ve albüm kapaklarını taşıyan tişörtler piyasayı domine etmeye başlar. Bu akımın öncüsü, The Rolling Stones'un 1971 çıkışlı kült albümü Sticky Fingers'ın kapağındaki dudak-dil çizimini taşıyan tişörtlerdir. 1980'lerde rockçıların yanına pop ikonları da eklenir. Dönemin popüler dizisi Miami Vice'ta rol alan Don Johnson'ın ceket içine giydiği tişörtler de pek çok kişiye ilham verir. Tişört pazarı bu kadar büyüyünce, 1990'larda Calvin Klein'dan Ralph Lauren'e pek çok dev marka da kendi logolarını taşıyan tişörtlerin üretimine ağırlık verir. Bir yandan lüks tişörtler gardıropları doldururken, diğer yandan da daha özgürlükçü, sloganlı, esprili tişörtler yaygınlaşır. Grunge modasıyla birlikte bol tişörtler hayatımıza girer. 2000'lerdeyse; esprili tişörtlerin etkisi azalır; beyaz tişörtlerin önemi yeniden anlaşılır. Kumaş kalitesi, üretiminin çevre dostu olup olmadığı önem kazanır. Tişörtün kullanım alanının genişlediği bu dönemde, erkekler açısından şık bir davete blazer ceket içine tişört giymek, kadınlar içinse örneğin ofise giydikleri etekceket takımları bir tişörtle kombinlemek mümkün hale gelir. Gelecekte tişörtlere dair nelere şahitlik edeceğimiziyse, ancak ve ancak zaman gösterir...
Bir tişörte 9 kilometre iplik
Dünyada her yıl ortalama 2 milyar tişört satılıyor. ABD'lilerin yüzde 87'si manevi değeri olduğu için atmaya kıyamadıkları bir tişörte sahip olduklarını söylüyor.
Bir tişörtte kullanılan iplikler uç uca eklendiğinde 9 kilometreyi buluyor.
Sri Lankalı Sanath Bandara, üst üste 257 tişört giyerek dünya rekorunu kırdı.
Dünyanın en pahalı tişörtü, Fransız modaevi Hermes'in timsah derisinden ürettiği 91 bin 500 dolarlık tişört.
Modası neden geçmiyor?
You Are What You Wear adlı kitabında, kıyafetlerimizin kişiliğimizi ele verdiğini anlatan psikolog Jennifer Baumgartner, tişört modasının neden hiçbir zaman geçmediğini şöyle anlatıyor: "Moda artık kitleselleşti. Herkesin üzerinde, aynı markalar tarafından üretilen benzer kıyafetler var. Ancak bu kıyafetleri yazılı, resimli tişörtlerle kombinleyerek, kreasyonunuza kendinize ait, özgün bir dokunuş, bir kimlik katmanız mümkün. Tişört giyerek karakterinizi, duygularınızı, düşüncelerinizi ortaya koyabilirsiniz."