Milli basketbolcu Sinan Güler'in ailesiyle birlikte hayata geçirdiği Güler Legacy orgazinasyonu, üçüncü basketbol kampını haziran ayında düzenledi. Geçen yıl olduğu gibi Hakkari, Elazığ, Diyarbakır, Şanlıurfa ve Gümüşhane'den 50 genç basketbolcu, antrenörleriyle birlikte İstanbul'da misafir edildi. Kamptan sonra antrenör Mahmut Şimşek'in tabiriyle 'Kayıp Kent'ten gelen bir mektup, organizasyonun ne kadar değerli olduğunu ortaya koyuyor: "'İki haftada ne yaşanabilir ki?' diye sorabilirsiniz. Ama ben çok şey yaşadım. Bu iki hafta benim için bir ömre bedel. Bir hayalin gerçekleşmesi ne demek? Bunu ancak yaşayan bilir ve evet, işte ben o şanslı insanlardan biriyim. İstanbul'u görmek, Özyeğin Üniversitesi'nde kalmak, herkesin hayran olduğu oyuncularla tanışmak, onlarla oynama şansı bulmak sadece hayaldi ve insanın hayallerinin gerçekleşmesi kadar güzel bir şey yok dünyada. İnanın, onlarla geçirdiğim haftalarda yaşadığım mutluluğu, onlarca kağıda yazabilirim. Yoldayken, yaşayabileceklerimi hayal edip duruyordum. Havaalanına indiğimizde, Güler Legacy'nin bizi karşılaması, önce çok tuhaf geldi. Aklımıza acaba 'Birileriyle mi karıştırıldık?' düşüncesi geldi. Daha önce birilerinin bizimle bu kadar ilgilendiğine hiç şahit olmadığımız için şaşırdım, bizim için geldiklerini gördüğümüzde çok sevindim, sevindik. Her biri o kadar candan ve o kadar içten yakınlık gösterdiler ki hiç yabancılık çekmedik. Anlatılmaz bir mutluluk içindeydik. Sonra bizleri bizim için en önemli anların yaşandığı yer, sanki basketbol sporuna daha yeni başlamış gibi hissettiğim Özyeğin Üniversitesi'nin salonuna götürdüler. Bizler gibi birçok ilden gelen yaşıtlarımızla karşılaşmak, onlarla arkadaşlıklar kurmak ve aynı ortamda bulunmak, ayrı bir güzellikti hepimiz için. Her birimiz yeteneklerimiz ortaya koymak için elimizden geleni yaparken, hocalarımız ve üniversite yetkilileri ayrı ayrı bizlerle ilgilendi. Kendimizin eksik yanlarını, güçlü yanlarını, nasıl gelişebileceğimizi ve nasıl daha iyi sporcu olunabileceğini nasıl hayata daha pozitif bakılabileceğini kısacası hayatı gösterdiler. Zaman öylesine güzel ve çabuk geçti ki, geçmesin isterdim. Basketbolla ilgili yeni şeyler öğrenmenin yanında, okul hayatlarına etki edecek deneyimler ve yeni arkadaşlıklarla sona erdi. Ve bu arkadaşlıklar hâlâ oradan ayrıldıkları ilk günkü gibi devam ediyor. İstanbul'u da gezdik gönlümüzce. Dolmabahçe Sarayı, Sultanahmet, Taksim, İstiklal Caddesi, Boğaz turu, nerelere gitmedik, nereleri gezmedik ki."
Hedef daha çok şehir
Milli basketbolcu Sinan Güler, proje hakkında bilgi verdi.
İlk yıl kamplarımızı yapmadan önce Koç Lisesi'nde bir panele gitmiştim. Panelde, Hakkarili takımla ve antrenörleri Mahmut Şimşek'le tanıştım. Onları kampa davet ederek böyle bir projenin adımını atmış olduk.
Kayıp Kent, Mahmut'un Hakkari için kullandığı isim. İlk yılın ardından bizim Kayıp Kent'i keşfettiğimizi söylemişti.
Şu an için İstanbul'a en uzak, basketbol açısından imkanların en az olduğu yerleri seçmeye çalışıyoruz. Bunu yaparken, önceden çalıştığımız antrenörlerin ekibe olan katkısını ve basketbol sevgisini yayma konusundaki heyecanlarını da ön plana çıkarmak istiyoruz. Umarım ilerleyen senelerde daha çok şehre ulaşabiliriz.
'Babamız Necati' 'Ağabeyimiz Sinan' ifadeleri, Güler Legacy ekibini oluşturan herkes için çok gurur verici bir söz. Basketbol sevgisini ve eğitimini en doğru şekilde verdiğimiz bu ortamda, kampa katılan herkese aynı fırsatı sunmak çok önemli. Umarım herkes basketbola ve hayata dair bir şeyler öğrenip evlerine dönmüştür. Her yıl daha çok şehre ulaşmak istiyoruz.