Sokaklarında biraz zaman geçirdikten sonra, Berlin'de gördüğünüz hiçbir şeye şaşıramıyorsunuz. Görkemiyle korkutan bir binanın ardında viran bir otopark, hip sanat galerisine bitişik nalbur dükkanı, şehrin göbeğinde birdenbire boy gösteren mini orman... Avrupa'nın performans sahnesi Berlin, alıcılarınızla oynayıp "Tamam, ikide bir irkilme, burası farklı bir yer, anla artık," deyip, sizi tekrar sokaklara bırakıyor. Yine de bir küçücük şaşırma payı kalmış demek ki. Onu da tuhaftır, Barbie doldurmayı başardı. Üstelik benim gibi birkaç günlüğüne gelip geçenleri değil, şehrin kırk yıllık sakinlerini bile hayrete düşürdü. Banliyö treniyle ünlü meydan Alexanderplatz'a yaklaşırken, demiryolunun kenarında birdenbire beliren cart pembe köşk, yani adıyla sanıyla Barbie's Dreamhouse (Barbie'nin Hayaller Evi) Berlinliler'in aklını bugünlerde fena karıştırıyor. Şehrin göbeğine gökyüzünden düşmüş gibi duran 2500 metrekarelik koca ev, bir özel şirketin marifeti. Çocuklara gerçek Barbie deneyimini yaşatmak üzere tasarlanmış. Avrupa'da bir ilk olan bu evin bir örneği de mayıs ayının başında Florida'da açıldı. 15 avro ödeyen Barbie hayranları, bu hayaller evinden içeriye adımlarını atıp, Barbie'nin gerçekte (ya da hayallerde) nasıl yaşadığını deneyimliyor. Sözcük zaten tam da bu: Deneyim. Barbie Dreamhouse Experience, çocuklara Barbie'nin yaşamından bir kesit sunmakla kalmıyor, onları birer Barbie olmaya da davet ediyor. Minikler, sonu gelmez görünen gardroplarda dizi dizi asılı elbiseleri deniyor, fırına geçip kek pişiriyor, Barbie'nin podyumunda salınarak yürüyor, ardından da karaoke odasına geçiyorlar. Sizce pembenin kaç tonu vardır? Aklınızdan hangi rakam geçiyorsa, onu ikiyle üçle beşle çarpın. Yine de Barbie'nin Hayaller Evi'ndeki pembe cümbüşüne ulaşamazsınız. Barbie seven çocuklar için belki muazzam, geriye kalan herkes içinse 'kitsch' sözlük tanımı.
PIRILTILI, BÜYÜLÜ VE KORKUNÇ
Alman basınının yazdıkları yanında, 'kitsch' deyip geçmek bile hafif kalıyor. Özellikle gazeteler bu hayaller evinden nefret ettiğini her fırsatta dile getirdi. Merkez binası, Barbie's Dreamhouse'un hemen yanında olan Berliner Zeitug, "Pırıltılı, büyülü ve korkunç!" diye manşet attı. Şehirde birdenbire boy gösteren binayı 'korkular evi' diye tanımlayan gazete, her yerin pembeye boyanmasının ziyaretçileri aptal yerine koymak olduğunu da ileri sürüyordu: "Her şey tam da Barbie'nin en gaddar eleştirmenlerin tahmin ettiği gibi gerçekleşti. Pembe ve ışıltılı bir güzellik ilizyonu. Kabus gibi." Almanya'nın ağırbaşlı gazetelerinden
Süddeutsche Zeitung'un manşeti daha da acımasızdı: "Pembe cehennem." Kadın hakları örgütleri de Barbie'nin evini yerden yere vuruyor. Örneğin haftalık haber dergisi
Spiegel'de bir makalesi yayımlanan yazar Silke Burmester, bu organizasyonun arkasındaki Viyana merkezli EMS firmasını, "Genç kızlara yapay bir dünya vaat ediyor," diyerek eleştirdi: "Zaten birçok kadının böyle bir yaşam sürmek için şansı olmuyor. Siz durumu, çocuklar açısından daha da kötüleştirdiniz. İnsan bütün enerjisini görünümüne harcamayı, bu çocukluk çağlarında ediniyor."