Bu
söyleşi nasıl ortaya çıktı onu anlatarak başlayayım. Dövme yaptırmak için Turgut Yüksel'den bir çizim istedim. O da çizdi. Maalesef imzasını koyamadığım dövmeyi yaptırdıktan sonra geçenlerde internette konuşuyorduk ve laf Tanıl Bora'yla birlikte çıkardıkları kitaba geldi. Malum 'Tanıl Hoca'nın
Radikal'deki futbol hikayelerinin yeni çizimlerle derlenmesiyle İletişim Yayınları'ndan çıkan
Çizgi Açığı kitapçılarda yerini almıştı. Kitapta Turgut Yüksel'in 45'e yakın futbol çizimi var. Kitabın başlığı bir anlamda onu anlatıyor. Çünkü o, futboldaki çizgi eksikliğini doldurmak için yola çıkmış. Aralıksız sekiz yıldır da futbol çizimleri yapıyor. İnsan bazen yanı başında iyi işler yapan insanları göremiyor. Kafama dank etti de Yüksel'le Maçka Parkı'nda buluştuk.
YAN HİKAYELER İYİDİR
Futbola anlam yüklemekle ilgili bir derdim yok ama yan hikayelerine de ilgi gösterilmesi taraftarıyım. Bakıyorsun tüm olay üç-dört takımla ilgili ve muhabbet hep aynı. Aynı kısır döngüde son derece sıkıcı bir bakış açısı hakim. 5 bine yakın futbolcu davalı, sendika yeni kurulmuş, sen buna sırtını çeviremezsin. Bu haksızlık gibime geliyor. Yoksa ben de maç izlerken gayet basitçe bakıyorum.
SİMOVİÇ'İ DE SEVMİŞTİM SCHUMACHER'İ DE...
Çocukluğumdan beri Galatasaraylıyım. Yeni stadyumun açılışından sonra başkan Adnan Polat'ın taraftarı ispiyonlaması, teknik direktör değişiklikleri ve oyunun genel olarak geçtiği evre beni takıma karşı soğuttu. Zaten öyle fanatik biri de değilimdir. Tuttuğum veya tutmadığım takımın taraftarları benle maç izlemeyi sevmez. Güzel bir gol olmuşsa takdir edilir. Bel fıtığı ameliyatım nedeniyle artık futbol oynamıyorum. Çocukluğumdan bu yana hep kaleciydim. Sokakta, arsada, halı sahada... Kale mühimdir, en uç noktadır. Hem oyunun içindesin hem mesafelisin. Vezir de olabilirsin rezil de. Galatasaraylı olduğum için küçükken Simoviç'in hayranıydım, sonraları da Taffarel'in... Fenerbahçe'de oynayan Schumacher de muazzam bir kaleciydi.
AYRILMAM BONSERVİSE BAKARDI!
Spesifik olarak dört büyükler üzerine kurmadım ve hep genel futbol hikayeleri olsun istedim. Bir tek Alex de Souza'yı portre çizmişimdir. Bir de Lefter'i, ama o zaten kulüplerüstü bir insandı. Yaptığım işe sayfa bütünlüğü olarak baktım. Tanıl Bora, Erkan Goloğlu, Banu Yelkovan o çizimi tamamladı. Başka yerden teklif gelmedi. Gelse bonservise bakardı! Şaka bir yana, takımı terk edeceğimi, bozacağımı hiç düşünmedim. Yayın anlamında spora, futbola bakış açısı değişirse belki varolacağız, ama bu yaptıklarımız bir gün mazide kalacak.
POPÜLER OLAMAZ, OLMASIN DA
Ingmar Bergman'ın bir filmine veya Mevlana'nın bir sözüne gönderme yaptığım çizimleri bildiğimiz anlamda futbolla ilgilenen kaç kişi anlayabilir? Güzel olan o sayfalarda bunu anlayabilecek insanların futbol okuması, yaptığım işlere bakması. Popüler olan işleri zaten spor gazeteleri yapıyor buna gerek yok.
EKİ KAPATTIK AMA SENİ SAYFAYA ALALIM
Küçüklükten bu yana ilgilendiğim, sevdiğim, konuştuğum futbolun çizgiye dair neden fazla yansıması yok diye yakınırdım. Mordillo vardı bildiğim bir de Yırtık Kramponlar... Yırtık Kramponlar uzun ömürlü olmamıştı. Bu işe soyunmak bir yandan da korkutucuydu. Belli bir noktada tıkanma riski taşıyordu. Alıcısı olmayan bir iş sonuçta futbolun kendi magazini taraftara başka şeyler yansıtan sayfaları vardı. O zaman tek seçenek
Radikal Futbol'du. Uğur Vardan'a mail attım ve ardından da telefon açtım. Uğur "Ya biz eki kapattık ama küçük bir kısmı sayfaya taşıyacağız ama çok güzel olur," dedi. Öyle başladık ve 8 yıl oldu.
(yukarıdaki üç çizim 1100 rakamına ulaşan Yüksel'in ilk çalışmaları)
GÜNDEMİMİZ HEP AYNI
Türk futbolunda gündem hep aynı aslında! Şu takım teşvik verdi, şu şuna şike teklif etti, şu başkan yolsuzluk yaptı, şu teknik adam kötü, şu diziliş kötü vs. İlk dönemlerde devasa yanar döner başlıkların olduğu spor sayfalarına bakardım, hatta o garip adamların yorum yaptığı futbol programlarını izlerdim. Bir nevi fetiş durumu, ne kadar acı çekersen o kadar hoşuna gidermiş! Sonra artık dayanamadım. Mailim olmadığı için belki de bir bariyer oldu ve hiç taraftar tepkisi almadım
(Not: Şikeye açık takım adlı bu çalışma 5 Nisan 2010'da yayımlanmış.)