- 2010 Uluslararası Chopin Piyano Yarışması'nı kazanarak, adınızı büyük Chopin piyanistleri arasına yazdırdınız. Ne hissediyorsunuz?
- Chopin Yarışması elbette, dünyanın en önemli piyano yarışmalarından biri. Yarışma süresince Varşova'da bulunmak, Chopin'in doğup büyüdüğü yerleri görmek, gittiği yerleri ziyaret etmek benim için inanılmaz derecede ilham verici bir deneyimdi. 2010 aynı zamanda bütün dünyada, ama özellikle Polonya'da, Chopin'in 200. doğum yıldönümü olarak kutlanıyordu. Etraftaki sayısız Chopin aktivitesi, onun müziğine daha çok konsantre olmamı sağladı. Bu yarışmayı kazandığım için son derece gururluyum, bir piyanist için çok büyük bir onur.
-
Chopin Yarışması kazandığınız ilk piyano yarışması değil, ama herhalde en önemlisi diyebiliriz. Yarışmayı kazanmak, profesyonel hayatınızı nasıl etkiledi?
- Yarışmadan sonra profesyonel hayatım daha yoğun bir hal aldı diyebilirim. Bu ödül sayesinde dünyanın birçok ülkesinde olağanüstü orkestralar ve şeflerle çalışma hayalimi gerçekleştirebildim.
-
İstanbul'da vereceğiniz konser programı oldukça geniş bir besteci repertuaru içeriyor. Ancak Chopin Yarışması'nın kazananlarına yüklediği kaçınılmaz bir 'Chopin piyanisti' etiketi var. Siz bu yönde bir endişe taşıyor musunuz?
- Chopin'in müziğinin hayatımda her zaman önemli bir rolü oldu ve olacak. Repertuarımda da sıklıkla yer alacağına eminim. Fakat onun dışında birçok besteci, stil ve döneme ilgim var. Müzikte bir dönemi anlamak, sonrakileri de anlamanıza yardımcı oluyor. İstanbul'da vereceğim konserde de bunu dikkate aldım. Programıma 'Bach, Chopin, Ravel ve Prokofiev'in müziklerinde melodinin anlamı,' diyorum, zira bu dört ismi birleştiren şey, melodi. Bach, Barok dönem müziğinde melodinin rolünü ortaya çıkaran isim olarak, -Mozart ile birlikte- Chopin'in en çok saygı duyduğu besteciydi. Chopin'e 'piyano şairi' denmesinin sebebi, piyano için yazdığı melodileri insan sesi bazlı düşünüp bestelemiş olması. Melodinin farklı dönemlerde farklı rollere bürünerek gelişmesi Ravel ile devam ediyor. O da modern piyanonun bütün olanaklarını kullanarak, melodi kavramını yeniden biçimlendirdi. Aynı şekilde, Prokofiev de melodinin müziğin ruhu olduğuna ve müziğin ifade ettiği en önemli unsur olduğuna inanıyordu. Dolayısıyla bütün bu besteciler ve dönemler arasında mutlaka bir bağ oluyor.
-
Piyano çalma stiliniz oldukça dışa dönük ve ifadeli. Bu kişisel bir tercih mi yoksa almış olduğunuz eğitimin bir sonucu mu? Bu yöntem ve yaklaşımınız size bazı bestecilerın müziğine daha yakın kılıyor diyebilir miyiz?
- Ben bunun sadece metot ve yaklaşımla alkali olduğunu sanmıyorum. Benim nihai amacım bestecinin müziğini yazmaktaki istek ve niyetini anlamak ve bunu dinleyicilerle paylaşmak. Besteleri kağıt üzerinde çalışmak ve farklı kaynaklardan bilgi edinmek bunun için oldukça etkili bir yol. Bir besteyi anlamak için kullandığınız metot her zaman aynı olmuyor tabii, ama mutlaka aynı bir bilim insanı ya da dedektif gibi soruşturma, araştırma ve inceleme gerektiriyor.
-
En beğendiğiniz piyanistler kimler ve onları tercih etmenize sebep olan şeyler nedir?
- O kadar çok var ki. Şu anda aklıma gelenleri söyleyip unuttuklarıma haksızlık etmek istemem. Bir de, tercihlerim o kadar sıklıkla değişiyor ki! Çoğu zaman sadece ruh halimle alakalı bir seçim.
ÇAĞDAŞ BESTECİLER BANA KEYİF VERİYOR
-
New York Filarmoni Orkestrası ile çok beğeni toplayan konserler verdiniz. Bu kadar ünlü bir orkestrayla çalışmak nasıl bir deneyimdi? - New York Filarmoni ile bir kez Varşova'da, bir kez de New York'ta Avery Fisher Hall'da olmak üzere iki defa konser verdim ve her iki deneyim de tek kelime ile harikaydı diyebilirim. Alan Gilbert (New York Filarmoni Orkestrası müzik direktörü) ile çalışmak heyecan vericiydi.
-
Artık birçok büyük orkestrayla çalıştığınıza göre, sizin için diğer müzisyenler ile işbirliği yaparak çalışmak ve tek başınıza müzik yapmak arasındaki farkı anlatır mısınız? Hangisini tercih edersiniz?
- Bu oldukça zor bir soru. Her ikisinin de kendine özgü artıları var. Bir orkestrayla beraber çalarken yaşadığınız iletişim hissi, bir sürü insan ile beraber aynı anda müzik üretmenin hazzı eşsiz diyebilirim. Çaldığınız müzikle ilgili spontane fikir alışverişi yapabilmek neredeyse olağanüstü bir deneyim. Solo resitallerdeki tecrübe ise bununla neredeyse taban taban zıt. Dinleyicilere vermek istediğiniz mesajı birebir sunabiliyorsunuz. Tabii, bunun getirdiği sorumluluk çok büyük ama bir o kadar da heyecan verici! -
Yarışma sonrası çıkarttığınız Chopin albümünden sonra, sizden nasıl bir albüm beklemeliyiz? Daha çağdaş ve modern bestecileri kayıt etmeyi düşünüyor musunuz?
- Şu sıralarda canlı performanslar benim için daha öncelikli. Konser vermeyi çok seviyorum, zira bir defa çaldığınız besteyi aynı şekilde ikinci kez çalmanız olanaksız. Bu da her konseri kendi başına, tekrar edilemez, özgün bir hadise haline getiriyor. Dinleyicilerle birebir direkt temas kurmaya çok önem veriyorum. Çağdaş bestecilere gelince: Günümüz müziğini çalmaktan büyük bir keyif alıyorum. Müzikte geçmiş kadar geleceğe de bakmanın ve müziğin gelişimine eşlik etmenin son derece önemli olduğunu düşünüyorum. Önümüzdeki sezon repertuarıma zamanımızın en önemli bestecilerinden Wolfgang Rihm'in 5. piyano parçasını ekledim. İlerideki dönemlerde de çağdaş bestecilere yer vermeye devam etmek istiyorum.