Kırmızıbeyazlı
Atletico Madrid forması ve 19 yaşında koluna taktığı kaptanlık pazubandı yakışıyordu ama 36 milyon avro da büyük paraydı. Liverpool, ona kulüp tarihinin en yüksek bonservisini ödemişti. İspanyol hoca, İspanyol futbolcular... Adaptasyon problemi neydi ki! İlk sezonunda 46 maçta 33 gol attı! İspanya'ya Euro 2008'i getiren finaldeki gol, sonraki iki sezonda Liverpool'da 39 gol, onu dünyanın en büyük golcülerinden biri yapmaya yetti. Ülkesi Güney Afrika'da Dünya Kupası'nı kaldırırken gol atamadığı için girdiği bunalım ve sakatlıklar ancak adres değişikliğiyle atlatılabilirdi. Yeni bir şehir, yeni bir forma. Chelsea onun için 60 milyon avro ödedi. Kırmızıları çıkarıp mavileri giymenin bedeli! Liverpool taraftarının Anfield Road'u inlettiği "You Will Never Walk Alone" (Asla Yahnız Yürümeyeceksin) tezahüratı iki buçuk ayda yerini bir temenniye bıraktı: "You'll never score again Fernando" (Bir daha asla gol atamayacaksın). Gidenin ardından ahı tutmaksa, tuttu Liverpool taraftarının. Fernando Torres, Chelsea formasıyla çıktığı 11 maçta tek bir gol bile atamadı! Sıradan bir santrforun bile vuracağı topları ıskaladı, ayağı kaydı, koştu yetişemedi, kısaca olmadı! Chelsea, şampiyonluk yarışından uzaklaştı ve sonunda Şampiyonlar Ligi'nden elendi. Peki Torres, futbol tarihinde tek mi? Hayal kırıklığı yaratan sadece Fernando Torres mi? Yakın geçmişte kısa bir tur yapalım o zaman...
Mateja Kezman (Chelsea)
10 yıl önce Hollanda'da bir Sırp golcü ortalığı birbirine katıyordu! PSV Eindhoven 2004'te Kezman'ı Chelsea'ye sattı. Londra'da saç baş yolduran Kezman, ertesi sezon şansını Atletico Madrid'de denedi. 10 golü geçemedi, Fenerbahçe'nin yolunu tuttu. Akıl almaz pozisyonları dışarı attı. 20 golle kapattığı FB kariyeri sonrasında şimdi Çin'de forma giyiyor.
Daniel Güiza (Fenerbahçe)
Kezman'dan istediği verimi alamayan Fenerbahçe, garantili bir golcü peşindeydi. İspanya liginde 27 kez fileleri havalandırıp gol kralı olan birine kim "Hayır," diyebilirdi ki? Güiza da her yabancı futbolcu gibi omuzlarda karşılandı. "Ronaldo'dan sonra en iyi son vuruşları yapan santrfor" diye lanse edilen Güiza, yüzde 100 gol pozisyonlarını büyük bir ustalıkla dışarıya atan adam olarak tanındı Türkiye'de. Sakatlıklar, özel hayatında problemler derken kulübede göründüğünde bile başarılı sayıldı! Fenerbahçe'de üçüncü sezonunu yaşayan Güiza, sadece 22 gol atabildi. Bir sezonda La Lig'da attığının beş eksiği!
Andriy Shevchenko (Chelsea)
23 yaşına kadar formasını giydiği Dinamo Kiev'de 60 gol attıktan sonra Milan'a gitti. Shevchenko, kırmızı-siyahlı tribünlerin en sevdiği isim oldu. Eşinin baskısıyla 2006'da Londra'nın yolunu tuttu. Abramoviç onun için servet döktü ama Shevchenko iki yılda sadece dokuz gol atabildi! Kiralık geldiği eski kulübü Milan'da da 18 maçta sıfır çekti ve topraklarına döndü.
Zlatan İbrahimoviç (Barcelona)
Geçen yıl Katalanların Eto'o ve üstüne para verip aldıkları İsveçli golcü, oynadığı her takımı şampiyon yapmıştı. Barça şampiyon oldu ama Zlatan, 16 gol atmasına rağmen takımın parçası olmayı başaramadı. Teknik direktör Guardiola'yı sevmeyen tek futbolcuydu ve Milan'a satıldı.
Michael Owen (Newcastle United)
Liverpool'un altın çocuğu, İngilizlerin 90'ların sonunda yetiştirdiği en büyük golcülerdendi. Real Madrid Başkanı Perez'in 'Los Galacticos I' projesinde kadroya katılan dört numaraydı. Madrid'de kalitesini ortaya koydu ama süperstarlarla dolu kadroda ona yer yoktu. Ertesi sezon Ada'ya geri dönen ama Liverpool'u hayal kırıklığına uğratarak Newcastle United'a imza atan Owen, 'ihanetin' bedelini ödedi belki de! Ağır sakatlıklar yaşadı. Dört sezonda 26 gol atabilen Owen şansını Manchester United'da denemek için geçen yıl Alex Ferguson'a "Evet," dedi ama artık varlığıyla yokluğu bir!
Dennis Bergkamp (Inter)
Hollanda, Avrupa futbolunun santrfor fabrikasıdır. Ajax da hammadde deposu! Ajax formasıyla 185 maçta 103 gol atan Bergkamp, 1993'te geldiği Inter'de iki sezon kaldı ve sadece 11 gol atabildi. Hollandalı usta, Henry gibi Arsenal formasıyla efsane olmayı başardı ve 11 yıl Londra kulübünde forma giydi.
Thierry Henry (Juventus)
Monaco'da parlayan Fransız, 1999'da İtalya'ya, Juventus'a gitti. Ama o, Juventus'u sevmedi. Arsenal'de Arsene Wenger imdadına yetişti ve dünya golcü Henry ile tanıştı. Sekiz yılda 174 gole imza attı.
Ronaldo (Milan)
Futbol tarihinin gelmiş geçmiş en büyük golcüsü, Real Madrid formasıyla ikinci baharını yaşadı. 127 maçta 83 golle kapadığı İspanya kariyeri sonrasında geldiği Milan'da sakatlıklarla boğuştu ve sadece dokuz golle veda etti.