Önce dudakların titremesiyle ya da hızlı hızlı gözlerin kırpıştırılmasıyla başlar. Arkasından her iki göz pınarlarından yaşlar süzülür. Belki siz de sokakta yaşlı bir insan gördüğünde ağlayanlardansınız hemen; düğünlerden, doğumlardan ya da hastalıklardan bahsetmeye zaten gerek yok. Sizin için hayvan barınaklarında bahseden TV programları bile yeterli bir ağlama nedeni olabilir. Ya da en son ne zaman ağladığını hatırlayamayan biri de olabilirsiniz. Her iki durumda da gözyaşları sizi hiç de uygun olmayan bir zamanda ya da ortamda yakalayabilir. Disiplini ve sert tavrıyla kararlılığın ifadesi gibi hissedilen Fatih Terim'in bir basın toplantısının ortasında gözyaşlarına boğulması hem onu hem de bu olayı izleyenleri çok huzursuz edebilir. Güzellik yarışmasını kazanan genç kızın sevinçten ağlaması sempatiyle karşılanır ama bu durumun feryat figan hale dönmesi hem organizasyonu yapanları hem de yarışmacının kendisini istemediği bir duruma düşürecektir. Peki ağlamanın gerisinde ne var? Bizi ağlamaya iten fizyoloji midir yoksa psikoloji mi? Bazıları neden ağlamaya hemen hazır da, diğerleri ağlayamaz? Gözyaşları nasıl kontrol altına alınır, uygun olmayan ortamlarda ağlamayı engellemenin yolları nelerdir? Bu sorular uzun zamandır üzerinde çalışılan ama ne yazık ki tam olarak cevapları netleşmemiş konulardır.
NEDEN AĞLANIR?
"Neden?" sorusunun cevabı aslında açıktır, üzüntüden ya da sevinçten ağlanır. Fakat bu cevap, konuyu çok basite indirgemek olur. "Ağlamak genellikle üzüntü ve incinmeye karşı gösterilen doğal bir duygusal cevaptır. Fakat insanlar farklı durum ve ortamlarda da ağlayabilir," diyor bu konuyla uzun yıllardır ilgilenen Kaliforniya Üniversitesi'nden Stephen Sideroff. "İnsanlar güzellikler karşısında da ağlayabilir ki buna 'kendini koyvermek' demek daha doğru olur ya da aşırı sevinçler de insanların gözyaşı dökmesine sebep olur. Ağlamak, biriken enerjinin boşalmasıdır." Dökülen gözyaşları aynı zamanda bir yardım talebi de olabilir; ağlayan etrafına 'çok incindim ve kırıldım, lütfen bana özen gösterin' demeye çalışmaktadır. Bu yolla kişi ikincil kazanç elde etme amacındadır. Bunların da ötesinde ağlamanın biyokimyasal bir görevi de olabilir. Belki de bu yolla vücuttan stres hormonları ve onların yarattığı artıklar boşaltılmaktadır. Son olarak ise ağlamanın sosyal bir görevi vardır. Ağlayanı görenlerin desteği gecikmeden gelir, hemen başı yaslamak için bir omuz uzanır. Bir yandan da çoğunlukla çocuklarda ve hâlâ çocuk olanlarda görüldüğü gibi istediğini elde etmenin en kestirme yoludur.
EN ÇOK KİMLER AĞLAR?
Kadınların erkeklere göre daha sık ve kolay ağlamaya eğilimleri vardır. Ağlamak, erkekler için genellikle bir zayıflık işareti olarak görülse bile kadınlarda hoşgörülür. Kadın ya da erkek ayrımı yapmadan bazılarının diğerlerine göre daha kolay ağlayabildiği açıkça gözlenmekte; kesin sebep bilinmemekle birlikte bu insanların duygusal iniş çıkışları sık olanlar olduğunu söylemek doğru olur. Duygusal sarsıntıların yaşandığı yoğun zamanlarda birilerinin ağlaması diğerlerini de tetikleyip toplumsal ağlama nöbetlerine, sosyal histeriye yol açabilir. Yakın zamanlarda olduğu için iyi hatırlanan en güzel örnek bence Barış Manço'nun ölümü üzerine tüm toplumun derin bir üzüntüye kapılıp haftalarca, çekinmeden ağlamasıdır. Geçmişinde ağır travmalar geçirmiş insanlar, zamansız ve beklenmedik şekilde kayıp yaşayanlar da diğerlerine göre daha kolay ağlar. O an yaşanan durum insanı hemen geçmişe yönlendirerek hatıralara ve gözyaşlarına yol açar. Marmara depremini yaşayanların Elazığ depremini gözleri dolmadan izleyebilmeleri neredeyse imkânsız gibidir.
İYİ BİR AĞLAMA, FAYDALI MIDIR?
İnsanlar çoğunlukla iyi bir ağlamadan sonra kendilerini iyi hissettiklerini söyler. Fakat bu her zaman doğru mudur? Cevap genellikle 'evet'dir, fakat her zaman değil... Hollanda'da yapılan bir araştırma depresyondaki kadınlarda ağlama sonrası endişe belirtilerinin arttığını ortaya koymuştur. Bu kadınlar ağlama ataklarından sonra, öncesine göre daha kötü hissettiklerini belirtmişlerdir. Fakat sağlıklı bir insanın yoğun duygular yaşadıktan sonra ağlamasının, duyguların en iyi ifadesi olarak ruhsal bir tatmin sağlayacağı açıktır. Bunun yanında ağlama sonrası stres hormonları azalır, zihinsel deşarj sağlanır ve kalp damar sistemi üzerindeki yük hafifler.
AĞLAYANLA BAŞA ÇIKMAK
Ağlayan kadar bazen yanında ağlanan da bu durumda ne yapacağını bilemiyor olabilir. Birinin beklemediğiniz bir anda karşınızda ağlıyor olması insanı hem şaşırtır hem de elini ayağına dolaştırır. Böyle haller çoğunlukla ağlayanla birlikte olana huzursuzluk verir.
YARDIM ETMEK İÇİN
Eğer hiçbir şey yapmadan beklerseniz ağlayanın daha kötü hissedeceğini bilin. Destek olmaya çalışın fakat neler yapabileceğinizin, ortama ve o insanı ne kadar tanıdığınıza bağlı olduğunu unutmayın. Çok iyi tanımadığınız birine sarılmak yerine yanında oturup, anlattıklarını dinlemek daha doğru olabilir. Ağlayanın nasıl rahatlayacağını bildiğinizi sanıp kafanıza göre davranmayın; en iyisi nasıl yardım edebileceğinizi sormaktır.