Bir aşiret yok edilmek istenmiş’
Prof. Dr. Nilüfer Narlı (Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü): “Bu sefer daha fazla insanın öldürüldüğünü görüyoruz. Kan davalarında tek kişi seçilerek öldürülür bu sefer ihtilaflı olan taraflar bütün aileyi yok ediyor. Doğu ve Güneydoğu’da feodal yapının çözülemediğini görüyoruz. Kesinlikle bir vahşet. Kan davası, iki aile, kabile, köy, köyler arasında öldürme silsilesi olarak tanımlanıyor. Burada aşiretin yok edilmesi istenmiş. Çok iyi planlanmış bir cinayet. Erkeklerin olmadığı bir anda hareket edilmiş.”
“1995’teki olayların öcü diyenler var”
Ali Bulaç (Mardin doğumlu sosyolog): “Olayla ilgili birtakım ciddi iddialar var. 1995’te eski adı Zenkırt olan Bilge köyünde 8 kişi öldürülmüş. Bu 8 kişiyi öldürenler -iddiaya göre- önceki gün saldırıya maruz kalan aileye mensup. Bunlar zamanında kız alıp vermişler, aslında aynı ailedenler. 1995’teki olay PKK’ya mal edilmiş, ama PKK ile ilgisi yokmuş. Öldürenler olaydan sonra korucu olmuşlar. Köyün hepsi korucu olmuş. Öğrendiğim kadarıyla olaydan sonra bir yargılama da olmamış. O olayın sebebi de toprak ihtilafı imiş.Yerel kaynaklardan gelen bilgi bu. Eskiden kan davası olaylarında bir iki kişi öldürülürdü. Bölgede aşırı yoksulluk var ve adalet hiçbir şekilde işlemiyor.”
“Yargıtay’ın kararı cesaretlendirdi”
KADER Başkanı Hülya Gülbahar: “Yeni TCK’de etkili bir uygulamayla töre suçu ‘nitelikli insan öldürme ‘ kapsamına alındı. Ve bu suçu işleyenler ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılıyor. Ancak, Yargıtay’ın son aldığı kararda bu suçlarda ‘aile meclisi kararının şart’ olması yönünde uygulama yapması, bu suçu işleyenler yeniden cesaretlendi. Bu olay töre katliamlarının ne kadar tehlikeli boyuta geldiğini de gösterdi. Bu düğünde silahlar patlarken kimsenin müdehale etmemesi ise ayrı bir şiddet unsuru. Silahlı erkek bu şiddeti önce kadın sonra çocuk üzerinde kullanılıyor.’’