Bunu da hani ağzını her açtığında "Temiz lig", "Marka değeri" diyen Şansal Büyüka demiş. Bilgileri Taraf gazetesi yayınladı...
Aziz Yıldırım, Fenerbahçe maçlarındaki hakem hataları ile ilgili program hazırlamasını istemiş, Büyüka da "Yap de, yapalım başkanım" demiş.
Büyüka, söz konusu haberle ilgili Taraf gazetesine "Kullandığınız haberin polis tutanaklarında olduğu doğrudur. Ancak benim bu konuda telefonla, yüz yüze, aracı ya da direk olarak Aziz Yıldırım ya da kulübünün herhangi bir yöneticisiyle en ufak bir konuşmam olmadı" demiş.

SİSTEMİN KENDİSİ BOZUK
Büyüka da haklı olabilir ama haklı olduğuna inanan adam, o telefonkayıtlarını gördüğü an dava da açmalıydı!
Sorun sadece Büyüka'nın "Yap de, yapalım başkanım" demesi, Alaattin Metin'in gazetesinin prova sayfalarını Yıldırım'a okuması, Sinan Engin'in Yıldırım'ın talimatıyla manipülasyon yapması ya da bir iki muhabirin kulüp başkanlarıyla emir-komuta ilişkisi içerisinde olması değil...
Basına yansıyanlar sadece buzdağının görünen kısmı. Sorun çok büyük ve çetrefilli. İşin içinden kimsenin çıkacağını da sanmıyorum.
Sadece şu olacaktır; hata yapanların bazıları etik değerler adına kurban edilecektir.
Yok, hafife almıyorum, Türkiye'de bunun bile yapılıyor olması başlı başına bir devrimdir bana göre.
Sadece iki örnek vereceğim:
Sinan Engin'in yer altı dünyasıyla ilişkisi şimdi mi öğrenildi? Kendisine yazı yazdıranlar, yorum yaptıranlar Engin'in icraatlarını bilmiyor muydu?
İkinci örneğim ise Pazar günkü Fanatik'in manşeti. Başlık: "Son sözümüz Aziz Yıldırım"... Spot ise: "Yıldırım'a 'arkandayız' mesajı vermek için kulislere başlayan muhalif üyeler, olağanüstü kongreye gidilse bile oy pusulalarındaki diğer adayların ismini silip 'Aziz Yıldırım' yazma kararı aldılar."
Şimdi böyle bir zihniyet karşısında, siz istediğiniz kadar şike operasyonu düzenleyin, hiçbir şey değişmez.
Kulüplerin üye yapısı, Federasyon seçimleri, basındaki çürük elmalar vs. her şey için bir ayar gerekiyor. Çünkü sistemin kendisi baştan aşağı hatalı ve sürekli pislik üretiyor.