Ahmet Hakan, 'New York'ta Beş Minare' filminin fragmanından ve Mahsun Kırmızıgül'ün önceki yapımlarından yola çıkarak "Umarım Mahsun, o iflah olmaz naifliğine yaslanarak, yine sekiz ayrı öykü ile 19 ayrı mesajı üzerimize boca etmeye kalkışmamıştır" diye yazmış... Buna benzer eleştirileri başka yazarlar da kaleme aldı... Sekiz ayrı öyküye aynı filmde yer verilmesinin eleştirilecek bir tarafı yok diye düşünüyorum... 'Traffic', 'Syriana', 'Babel' ve diğer bazı yapımlarda birbirine paralel ilerleyen sekiz, 10 öykü birden izledik... Bu parçalı öykü anlatımını Mahsun tercih edince mi espri konusu oluyor? Mahsun; Steven Soderbergh, Alejandro Gonzalez Inarritu gibi büyük ustaların izinde (zor olanın peşinde) gidiyor ve bence sırf bu tercihiyle bile övgüyü hak ediyor. Ayrıca 11 Eylül, radikal İslam terörü, medeniyetler savaşı, cemaatler gibi böylesine farklı konularda film çekmenin en iyi yolu da paralel kurgu ve parçalı öykü anlatımıdır.
'ÖĞRETEN ADAM' TADINDA
Mahsun'un filmlerinin çok fazla mesaj kaygısı içermesi eleştirisindeki kaygıya ise ben de katılıyorum... Mahsun, 'Beyaz Melek' ve 'Güneşi Gördüm' filmlerinde bu hataya düştü, neredeyse diyalogların yüzde 50'si 'öğreten adam' tadında mesajlarla yüklüydü... İlk yönetmenlik denemelerinde bu tür arızaları doğal karşılamak gerek diye düşünüyorum. Mahsun için asıl sınav, 'New York'ta Beş Minare' olacak.