65'lik Indiana Jones, Amerika'yı sallıyor. Yazarınız yine New York'tan bildiriyor! Şu sıralar Amerikan eğlence dünyasını dört ana şey meşgul ediyor.
1. Bizdeki Popstar'ların babası 'Amerikan Idol'un sezon finali. Tam 97 milyon oy kullanılmış, şov bu sezon rekor kırmış.
2. 30 Mayıs'ta vizyona girecek 'Sex and The City' filmi.
3. Yine bir televizyon şovu: 'Dancing with The Stars'. Ünlüler dans yarışmasında durumu. Aç parantez, ünlü tenisçi Monica Celes'i sarı saçlarıyla yarışırken görmek çok tuhaftı. Üstelik berbat bir dansçı.
4. 20 yıl sonra dördüncüsü çekilen, malumunuz bir Steven Spielberg filmi 'Indiana Jones ve Kristal Kafatası Krallığı'.
1 SAAT ÖNCE SİNEMADA
Sabah saat 8, önce gözünüzü sonra televizyonu açıyorsunuz; ille de karşınızda bu dördünden biri. Misal yazı konumuzun kahramanı Harrison Ford sabah haberlerinde sunucuya kamçı kullanmayı öğretiyor. Pat, öbür kanalda özel röportaj veriyor. Spielberg- Lucas ikilisinin kol kola fotoğrafı gazetelerin birinci sayfasından inmiyor. Hal böyle olunca insan havaya giriyor tabii. Perşembe günü filmin vizyona gireceğini duyunca, sabahın kör vaktinde koşup en yakın sinemadan biletini alıyor. Film 21.30'da, arkadaşım dedi ki "En geç 20.30'da sinemada olmalıyız." Sebep? Hem filmin ilk günü hem de biletler numaralı olmadığı için güzel bir yer kapmak gerek. Kapalım bakalım. Bir saat önce fuaye alanına dalıyoruz ki, kapıda uzuuun bir kuyruk! Siz deyin Ramazan pidesi kuyruğu, ben diyeyim bir zamanların kuponla tencere tava alma kuyruğu (nereden aklıma geldi şimdi) kıvamında! Ana! Bir saat dikilecek miyiz? Gidip kola alayım bari. "Canım bana bir küçük boy kola lütfen." Adam eline aile boyu bir bardak alarak "Diyet mi?" "Diyet de ben küçük boy istedim..." Adam sıkı satıcı: "Bu küçük boy! İsterseniz sadece 50 cent farkla orta boy da alabilirsiniz..." Valla bedava versen de ben onu içemem ki. Küçük boy eşittir benim haftalık kola tüketimim zaten. Adı küçük kendisi büyük kolamı alıp sıraya giriyorum. Yarım saat sonra kapı açılıyor, yerimize yerleşiyoruz. İçerde kıyametler kopuyor. Gecenin favorisi Indiana Jones şapkası. Katılımcı seyircinin hali de başka oluyor canım.
BLANCHETT ŞAŞIRTICI
Film başlıyor! Türkiye'de izlesem bu kadar eğlenir miydim bilmiyorum. Neden? Çünkü Amerikan seyircisi anında tepki vermeye programlanmış ve sıradan bir espriye bile kahkalarla gülen bir seyirci. Kolalarının boyları misali, kendileri de abartılı yani. Çok eğleniyorlar, bayılıyorlar 65'lik Indy'e. Bana sorarsanız çok fazla beklentiye girmeye gerek yok! Zaten olayımız belli. Bol aksiyon ve biraz komedi üstü yönetmen Spielberg numaraları ve Harrrison Ford! Bu arada Kraliçe Elizabeth haline alıştığımız oyuncu Cate Blanchett'in performansı şaşırtıcıydı. Film de gayet eğlenceli. Kafasını dağıtmak isteyen seyirci daha ne ister ki? Ha filmin sonu özgür ve maceracı Indy karakterini çizdi mi? Eh sanki...