Kırk yıl düşünse aklına gelmezdi. Herhalde İclal Aydın gamzelerinden çektiği kadar hiçbir şeyden çekmedi. Dün Kelebek'te Sema Denker'e röportaj vermiş İclal Aydın. 30'undan sonra kendini sevdiğini, bir daha aynı hataları yapmayacağını, bunca şeyi yaşadıysa mutlaka bir sebebi olduğuna inandığını söylüyor. Ben de İclal'in bu durumu kabullenmiş halini seviyorum. Ama hazır yeri gelmişken merak etmeden duramıyorum. Gerçekten yaşadığımız her şeyin bir sebebi var mı, yoksa bu düşünce kendimizi avutma biçimimiz mi? Yani aklımızı kullanıp hiç o hataları yapmayabilir miydik aslında? Hani kişisel gelişimciler, reiki'ye, enerjiye inananlar diyorlar ya "Hatalarını sev!", "Sana kötülük yapanı sev" çünkü mutlaka öğreneceğin bir şey vardır. Gerçekten öyle mi acaba? Neyse gelelim gamze konusuna... İclal Aydın, Sema Denker "Duydum ki artık gamzelerinizi sevmiyormuşsunuz" deyince "Bir ara söküp attırmayı bile düşündüm, çok yakın bir arkadaşım estetisyendir. Ona bir gün 'Bunları doldurabilir misin?' dedim" diyor. Belli ki çok kızmış, küsmüş, isyan etmiş bu 'gamze durumuna'... Hep şöyle düşünmüşümdür; gamzelerin senin en güzel yanın İclal. Kim bilir ne kadar kızdın da "Yeter artık bitsin bu saldırı" diye avaz avaz bağırırken söküp atmak istedin gamzelerini. Şimdi hatalarını seversin, sevmezsin, olayların altında sebepler ararsın, aramazsın bilemem. Ama kendini sevmeden hayata devam edilmiyor bunu bilirim, müjdeler olsun ki öğrendim. Çünkü hiç kimse insana kendisi kadar dost olmuyor, olamıyor orası kesin. Yaniiii, yaşasın gamzelerin!