Duyduk duymadık demeyin! Hıncal Uluç her pazar GÜNAYDIN'a misafir geliyor. Çeşit çeşit konularda ben soruyorum o yorumluyor. Her hafta favori beşini açıklıyor. Biraz da magazin yapıyor. Bu haftanın konusu değişen erkekler. Nerede taş fırın abiler nerede tüysüz erkekler?... Bu furyayı başlatanı yakalarsam muck muck! Erkeklerin güzelleşme, bakımda kusur etmeme, kuaförden çıkamama, kremlerimize dadanma furyasını yani. Hani ortada bir sürü güzel erkek var da bildiğimiz 'erkek' yok gibi geliyor bana. Bugün kaşını alıp, boynuna ayrı alnına ayrı krem süren adam yarın ne yapar Allah bilir! Hem o kadar meraklılarsa ağdaya gitsinler de görsünler dünya kaç bucakmış. Sonra bu adamların ruhu da değişti. Erkek ne kadar bakım yapar, aynanın karşısında ne kadar dikilirse o kadar light oluyor sanki. Sizi eve yemeğe çağırınca sardığı suşileri ikram ediyor. Ben erkeğe erkek demem kıymalı makarna sevmeyince! Bakalım bu hafta Usta, değişen erkekler hususunda ne diyor?
* Hıncalım anlatın bana ne biçim erkekler bunlar? O biçim! (gülüyor) Bir erkeğin güzel kokması hoşuna gitmiyor mu?
* Güzel kokması ayrı bir şey, bunlar kıllarını tüylerini alıp duruyorlar yahu! Şimdi bu dünyanın gelişimi bana sorarsan. Yani benim çocukluğumda erkekler limon kolonyası dışında bir şey kullanmazlardı.
* Bir kolonya vardı yani... Kolonya da tıraş olduktan sonra sürülürdü evden çıkarken değil. Tıraş olduktan sonra yüzdeki tahribatı alkollemek için, sağlık için kullanılırdı.
* Sonra ne oldu? Bunun dışındaki tek koku Rebul'ün lavanta kokusuydu. Hem kolonya hem kokuydu. O lavanta kolonyasını kullananlar bile dikkati çekerlerdi.
* Ne derlerdi onlar için? Rebul'un lavantası hoş görülürdü. Bir gün hiç unutmuyorum Manyas'ta panayırda. Yazın köye giderdik senede bir gün de panayır kurulurdu. Babamla dolaşıyoruz. Adamın biri de koku satıyor. Şişelerde kokular var. Adam kokuyu enjektörle şişeden çekti fıss diye babama fışkırttı. Babam öldürüyordu, öldürüyordu...
* Neden? O zamanki erkeklik doğal. Tanrı seni nasıl yarattıysa öyle! İkinci bir olay; sene 1983 Finlandiya'ya gittik. Dünya atletizm şampiyonasına. Doğru dürüst eğlence yeri yok, bir tane diskosu var o da cumartesi akşamları açık. Diğer yerler kapalı. Cüneyt Abi'yle gittik uzun bir kuyruk var sıramızı bekliyoruz.
* Cüneyt Abi kim? Koryürek. Önümüzde de bir çift var öpüşüyorlar. Biz de Cüneyt Abi'yle gülüşüyoruz. Kuyrukta böyle de beklemek var zamanın nasıl geçtiğini anlamazsın diye. Oğlanın sırtı bana dönük, kızın yüzü bana dönük ve kız gözlerini kapamış öpüşürken bir ara gözünü açtı beni gördü. Yaz günü, hava sıcak. İçimde tişört yok, gömlek üç düğme açık...
* Vaayyy (gülüşmeler) Bende tüy yoktur ama azdır. Kız baktı böyle gözümün içine bıraktı adamla öpüşmeyi...
* Eeee? Bana geldi. Dedi ki 'İzin verir misiniz, göğüslerinize dokunabilir miyim?' dedi
* Tövbe estağfurullah ya şaka mı bu? Adam şimdi beni öldürecek dedim. Kıza 'Niye dokunacaksın?' dedim. 'Tüye bayılırım' dedi. 'Bizim ülkemizde tüylü erkek bulmanızın imkanı yok' dedi. O zaman anladım ki tüylü ve esmer Anadolu erkeklerinin Avrupa'daki başarısı masal değil. Ben yaşadım bizzat. Ve bütün düğmelerimi açtı...
* Ciddi misiniz? Yok dalga geçiyorsunuz. Okşadı okşadı.
* Aaaa! Sonra gittiler biz de gittik.
* Bu hadisenin yanisi nedir? Yani erkeklerin tavrını kadınlar belirliyor.
* Biz neyi beğenirsek onlar da onu mu yapıyorlar sizce? Kadınlar kıro tiplerden hoşlanırsa hepsi kıro oluyor. Bir ara modaydı altın küpeler, kolyeler takıyorlardı.
* Biz onları beğenmiyorduk ki, kıro buluyorduk. Ben beğenmiyorum en azından. Sen beğenmiyorsundur.
* Ben ve bütün arkadaşlarım da diyebiliriz. O ne biçim şey öyle altın kolyeler falan... Bunları beğenen bir sürü kadın vardı. Erkekler ne yapıyorlarsa beğenilmek için yaparlar. Doğa bu!
* Siz birilerinin hoşuna gitmek için ne bakımlar yapıyorsunuz? Gereken bütün bakımları yapıyorum. Gelsen banyomda bir yığın koku, krem ve vitamin görürsün. Hepsi iyi hissetmem ve iyi görünmem için. Beğenilmek herkes için önemli. Kim benim için önemli değil diyorsa dünyanın en büyük yalancısıdır.