Kenan, Tarkan, Emre Altuğ, Teoman, İlhan Erşahin. Beşi bir yerde budur! Tabii ki de rüyamda değil, Kenan Doğulu'nun doğum günü partisinde... Şimdi sizin ailenizin sanatçısı Kenan her yıl doğum gününde yemez içmez parti verir. Bu sene yaaa kısmet Ulus 29. Kattım yanıma kankam Dilhan'ı vurdum Ulus 29 yollarına. Tabii tipik ne giysek krizinin ardından. Dilhan tutturmuş çingene modası çingene modası diye. İlle de o fistolu, basmalı, kurdeleli, çan misali açılan eteklerden giymeye. "Kızım sen giy, ben jeanden şaşmam" diyorum, rejim bozacak suç ortağı arayan (ve daima sizden zayıf olan) arkadaş edasıyla "Ayşem Ayşem sana etek nasıl da yaraşıyor Ayşem" nağmeleriyle kandırdı beni. Neyse, parti 22.00'de, biraz ortam kaynasın, şöyle havamız olsun 22.30'da gidelim dedik. Assolist hesabııı... Ana! Kimseler yok. Aaa şu kenarda elinde mikrofon kameraya "Ses, ses, aa, uu" çeken İzzet Öz mü yoksa? "Abi hayırdır? Kayıtta gördüm seni"... Kenan'ın bu seneki doğum günü partisinin olayı, kocaman "Love Yourself" (Kendini sev) yazılı, Kenan Doğulu kartonetinin önünde Kenan'a mesaj vermekmiş. "E verelim abi, yürü Dilhan". Bizim yanımızda Oya-Bora ikilisi halt etsin! Birbirimizi ittire kaktıra, "Happy birthday to youuuu" ('İyi ki doğdun'un neyi eksikse, pis Amerikancılar bizi) çığıra çığıra dünyanın en salak doğum günü mesajını verdik (kusura kalma Kenan). Mesaj bitti, İzzet Öz'ün peşine takıldık "Abi sil şu mesajı ya, hem bak kamera beş kilo koyuyor, provasızdık be abii". İzzet Öz yemedi tabii. İki kız girişteki bara kurulduk. Gelen gelene... sadece Kenan eksik. Yerimden kalkarsam namerdim bu çıtırlar minimum 1, 75 ayıp be!. Bacak makyajını da gören olmadı, boşuna fısfısladık yanii... Bu arada dedikodu gani. İçeride yok yok, yemelik Emre Altuğ'dan tutun da, Hidayet Türkoğlu'na, Şahan Gökbakar, prensesler kadar güzel Tuba Ünsal, sapsarı Hande Yener... Hah! Naz Elmas da geldi. Kızlar hep beraber bağırıyoruz "Çağla! Çağla! Çağla!"... Ve ailenizin sanatçısı Kenan 29'da!. Biz bu Kenan'ı yemez miyiz? Pembe tişört altına düşük belli jean giymiş, saçlar 'Evde Tek Başına' filmindeki velet misali, gözler fıldır fıldır, çok zayıflamış, biraz da bornzlaşmış... Allah'ım bu ne lokumluk.Varlığı Türk kadınlarına armağan olsun! Amin. Dedikoduya devam; "Çağla pastadan çıkar mı acaba?". Ve magazin dünyasının bilirkişisi Sinan Özedincik teşrif etti. Şimdi ben miyobum ya devamlı Sinan'ı sıkıştırıyorum; kim geldi, kim gitti. Bir, iki, üç derken Sinan sorularımdan baydı ve elini omzuma atarak "Bak Ayşe şöyle söyleyeyim. Bu gece buraya bomba düşse Türk magazin basınının sonu olur hayatım". Eyvallah! Tam baygın baygın bakınırken Hoppaaa; Tarkan'ı gördüm sanki. Sankisi yok cidden Tarkan!. Anında yanına kaynadım tabii. Tarkan'ı tarif edersek; altında jean, üstünde tişört bakkaldan dondurma almaya gidecekmiş kadar sade; duvarlara poster yapılacak kadar tatlı. Bir de gülüyor ki, ahhh ah. Tam Tarkan'ı sıkıştırmış laflarken pasta kesme zamanı. Pastadan sonra Kenan sahnede. Anne Serpil de günün anlam ve önemini belirten bir konuşma yaptı. Oğluyla nasıl gurur duyduğunu anlattı. Bu arada minili kızlar çoğalmıştı. Teoman da geldi. Kanka Dilhan platonik aşkını görünce, tek bir noktaya kitlendi. Dedim "Çık kızım barın üstüne seni yüzde yüz dikkatini çekersin."Dilhan yemedi. Tam "Hadi saat üç oldu, evimize dönelim" havasındayken, sahnenin yanından geçiyorduk. Perküsyonun önünde durduk. Ve o sırada Kenan, Emre Altuğ, Tarkan perküsyon çalmaya başladı. İlhan Erşahin saksafona geçti. Teoman da geldi. Ben nedense tam ortayım (kasten orada dikilmiş olabilir miyim acaba?). Sol kolum İlhan Erşahin'e sağ kolum Emre'ye değiyor. Keyiften dört köşeyim, pozisyonumu sevgilim bile takdir edecek eminim. Beşi bir yerde tam bir saat müzik yaptılar. Tarkan saat 04:00'da Kenan'ı kıramadı ve giderayak, 'Kır Zincirleri'ni patlattı. Millet tümden dağıldı. Yazıyı bağlarken diyeceğim şu ki; Allah herkese Kenan'ın hayat sevincinden nasip etsin inşallah. Bize böyle bir gece yaşattın ya nur ol kardeşim, nur ol.