İki hafta once Pendik'teki yarışta teknik arızadan dolayı kafasını vurduğu camı patlatınca dikkatimi çekti. Bu adam deli mi? Yoksa şu bizim meşhur dizi 'Bir İstanbul Masalı'ndaki Demir gibi mi? Zengin ailenin, asi ve doyumsuz oğlu şekli... Onu bunu bilmem ama röportaj yapıp, Hyundai yarış arabasıyla iki kare fotoğraf çektirebilmek için Dudullu'lara kadar gitmeme değdi... Neşeli, çabuk düşünen, heyecanlı, hani şu 'tip adam' denen cinsten, hızlı ama çok hızlı Serkan Yazıcı!
* Sen zengin ailenin hızlı yaşayan oğlu musun? Yani ailemin hızlı yaşayan oğluyum herhalde, çünkü yarışıyorum. Ama böyle bir tanım da motor sporuna hakarettir. Dünyanın en büyük sporcuları arasında otomobil sporcuları bulunur. Ama nedense Türkiye'de bu iş zengin çocuklarının yaptığı bir spor olarak algılanıyor.
* Ama dışarıdan baktığımız zaman senin hakikaten öyle bir imajın var... İnsanların ön yargıları işte...
* Hırslı mısın? Geçen yarışta teknik arızadan dolayı dışarıda kalınca kafanı arabanın camına vurmuşsun... Başarmak için hırslı olmak gerekiyorsa hırslıyım. Ama benim için anahtar kelime başarı. Başarılı olmak için her yolu denerim.
* Senin için sadece yarışlarda başarılı olmak yeterli mi? Ben yaptığım her şeyde başarılı olmak istiyorum. Ama en iyi olma kaygım yok...
* Niye yarışıyorsun? Hyundai için (gülüyor)... Allah yetenek vermiş yarışıyorum... Motor sporu Allah vergisi bir şey...
* Neden Allah vergisi olsun ki, önce ehliyet almak lazım! (gülüşmeler) Herkes müzisyen olabilir mi? Gitar lazım, piyano lazım... Bu da Allah vergisi yetenek, onu geliştirebiliyorsan başarırsın.
* Ralli pilotu olabilmek için ne tip özellikler lazım? Araba lazım, lastik lazım (gülüyor)... Kararlı olmak lazım, heyecanlı olmak lazım, inatçı olmak lazım...
* Ben yarışçıların çok soğukkanlı olduk larını zannederdim, heyecan işi bozmaz mı? Yok heyecan lazım. İnsanın içinde yarışmak için heyecan olmalı.
* Formula 1'le sizin ralli arasında ne fark var? Biri pistin içinde yapılan bir yarış. Bizimki normal hayatta kullandığımız yollarda yapılan bir yarış. Basketbol ve futbol gibi. İkisi de topla oynanıyor ama farklı kulvarlar.
* Genellikle araba kullanmak, yarışmak erkek çocuklarının hayalidir, sen bu işe ne zaman merak saldın? Beş altı yaşımda kucakta kullanıyordum. Ama ayağım debriyaja yetişmeye başladığı andan itibaren kullanmaya başladım, 11-12 yaşlarımda...
* Yarışmak, hız yapmak insana nasıl bir duygu veriyor? Herhalde adrenalin... Ama benim için neticede bir iş bu. Kendi bildiğim şeyleri bir marka için yapıyorum. Aslında otomobil yarışları podyum gibi. Nasıl kıyafetleri tanıtmak için mankenler podyuma çıkıyor, biz de otomobil dünyasının mankeniyiz.
* Yani şimdi sana manken diyebilir miyiz? (gülüşmeler) Benzetme olarak evet diyebiliriz.