İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bodrum, Çeşme fark etmez. Kapıda çam yarması korumaları, park etmiş kırmızı Ferrari'leri, küçük Hande Yener ve Kenan Doğulu kılıklı müşterileri, belinde silahlıları, ağa edasındaki takım elbiseli ağbileri, spor ayakkabılı jeanli rahat takılanları, 3 milyona bira içilenleri, 20 milyona bir bardak votka-nar kazıklananları, yemeklisi, yemeksizi olsun olmasın. Rock, pop, techo ya da türkü çalsın... Etiler, Tarabya, Taksim, Kuruçeşme, Kadıköy ya da sahil yöresinde... Yahu neden gidilir bu gece kulüplerine? Eğlenmek için mi? Tabii tabii, yersen. Şimdi bu gece alemine ilk çıkışlar hep meraktandır. Bütün anne-babalar çocuklarının 18- 20'den sonra onların, 'Saat ikide evde ol' talimatlarıyla, bir dirhem içki içmeyen bir arkadaşının kullandığı arabayla (hatta arkadaşının ablası, büyük kuzeni götürecektir. Ne yalan!) ilk kez gece hayatına aktığını zannederler. Fena halde oyuna gelirler tabii. Çünkü her lise1 mertebesine ulaşmış gencin ilk hedefi içkili ortamlara kaynamaktır ileriii!!! Bu iş için de kankalar bir olur, ailelerinize birbirinizde kaldığınız yalanını sıkarsınız. Sözüm ona sen onda, o sende. Cidden o dönemlerde sırf meraktandır bu gece kaçmalar. Daha sonra haftada bir izinler peşine artık kimsenin nerede olduğunu sormadığı dönemler gelir. Sırada manita dönemi vardır. Aslında her daim gece kulüplerine gitmenin baş nedeni; manita yapmaktır. Burada mevzu bahis ettiğim 'ciddi' bir ilişki değil elbet. Siz hiç çifte kumruları her akşam barda, gönlü hovarda gördünüz mü? Gece kulüpleri kız-erkek tavlama, yeni kılıkları vitrine çıkartma, piyasa yapma mekanlarıdır. Herkes birbirini süzer ve keser. Bekar kızların o mekanda mutlaka hoşlandıkları ya da taklaya geldikleri bir erkek vardır. Eski sevgili çok eğlenerek gıcık edilmelidir. Eğer kankanızın eski sevgilisi tespit edilirse acilen kankanız aranmalıdır. Hemen barın dışına çıkılır. Sırt dekolteli zibidi bluzunuzla donarak kanka aranır. Diyalog şudur; "Denizsuuu, kızım hemen buraya geliyosun. Berkecanlar arka masada, yanında da o zilli Buse var, koş kızım kooş" "Aaa ne giycem?" Zaten bütün hadise odur. Ne giydiğiniz yani... Erkek milleti ise boğulana kadar içmek, ona buna sarkmak, yeni kızlarla tanışmak ya da 'kafa dağıtmaya' çıkarlar. Kafa dağıtanlar da üçe ayrılır; işleri yoğun olanlar, karısındansevgilisinden sıkılmışlar, karısısevgilisi şehir dışında olanlar yani arananlar... Bir de patates soğancılar misali 'malım var, malım varcılar' bulunur. Bu tipler Prada çantalarını, Gucci ayakkabılarını, kuaförden çıkmış saçlarını, zayıflamış vücutlarını, ciplerini ya da ünlü manitalarını göstermek isterler. Zengin erkek- götürülecek hatun bakınanlar, gece çıkmaktan gayrı işi gücü olmayanlar da büyük çoğunluktadır. Mutlu çiftler, ilişkinin başında zırt pırt gece çıkarlar. Amaç yüksek sesli müzikte konuşurken birbirine yakın olup, el-bel-kalçaya temas edebilmek, hafif alkolün etkisiyle gece sonunda fingirdeşmektir. Bu çiftler sonraları iki haftada-ayda bir gece kulübüne teşrif ederler. Ve amaçları eğlenmek, sosyalleşebilmek, ilişkiyi canlandırabilmektir. Yüzde doksanının da saat ikiden sonra uykusu gelir. Ha belli bir azınlık için de 'aleme akmak' tabir ettiğimiz şey, sigara bağımlılığı gibidir. Çıkmadan duramaz, o günü yaşanmış saymazlar. Valesinden, garsonuna, DJ'ine, tuvaletçi ablasına herkesi tanırlar. Onlardan asla sevgili çıkmaz mekanın demirbaşı, her daim makara arkadaşıdırlar. Yani sadece eğlenmek adına gece kulüplerine çok azımız gider. Amaç; tavlamak, tavlanmak, dağıtmak, hava atmaktır... Ne diyelim cümlemize kolay gelsin, kurtlarımız dökülüversin inşallah!