Onu ya çok seversiniz ya da hiç. Giyimi, sansürsüz konuşması, el-kol hareketleri, ses tonu, ille de söyleyecek bir şeyleri olması, kafasının tersten işlemesi sinirinizi bozabilir. Ha aynı zamanda hayranlığınızı da kazanabilir. Ona karşı hangi duyguları beslediğiniz fark etmez. Dikkatinizi yüzde yüz çekecektir. Farklı, eğlenceli, hoşsohbet, fazla doğrucu, kimine göre patavatsız, okumuş, çok gezmiş, uç noktalarda yaşamış, insanları kışkırtmayı seven, İngilizce, Almanca, Fransızca ve İtalyanca konuşabilen, dokuz köyden kovulmuş, ünlü terzi Yıldırım Mayruk'un terzi yamağı... "Çırağan Sarayı'nda saks mavisi, Swiss Otel'de nefti yeşil, Conrad'da bordo giyilmez çünkü halı o renk!!" diyebilecek kadar işine düşkün ve dikkatli. Gözünden hiçbir şey kaçmaz besbelli. Günde bir buçuk saat evinde siyaset, ekonomi ve moda üzerine yazılar yazıyor. Ha onlar sermayesi, henüz yayınlanmıyor. Hedefinde siyaset var. Elbette bağımsız olarak. Üstelik Türkiye'ye TRT 3'ü en çok reyting alan kanal yapmaya söz veriyor. Uçuk işte... Okan Bayülgen'i çok seviyor: "Okan; varoşlara sapmadan, belden aşağı vurmadan, çift cinsiyetli zekasıyla herkesi düşündürerek güldüren dünya şekeri bir boncuk. Ben onun zekasına aşığım." Arada bir 'Herkes Bunu Konuşuyor''a bağlanıp uç fikirleriyle ortalığı karıştırıyor. Kendini cesur, meraklı, inatçı, kıskanç ve bağımsız olarak tanımlayan, manavdan daima en parlak elmayı seçecek adam.... Huzurlarınızda Türkiye'nin en ünlü 'terzi yamağı' Barbaros Şansal...
***
* Yıldırım Mayruk'la aranızda ne var? Bazı şeyler ya gözlenir ya yaşanır. Yıldırım Bey'le aramızda büyük bir uçurum var. Karşı kutuplar birbirini çekiyor. Biz tesadüfler sonucu bir hayatı paylaşmaya başladık...
* Nasıl bir tesadüftü? Sabaha karşı 4'te Cumhuriyet Caddesi... (Gülüşmeler) Bir gece sabaha karşı ben eğlenceden dönüyorum o da evine gidiyor... Tesadüfen arabadan inerken karşılaştık. "Bir içki içelim" dedi ve Sheraton'un roofuna gittik.. Napıyorsun, beraber çalışalım mı derken karşılıklı bir hayat başladı.
* Sabaha karşı dörtte hayat nasıl başlar? "Bende kalır mısın?" dedi. Benim o gece ateşim çıktı. Ertesi gün o işe gitti. Ben de dolaptaki tavuktan çorba, çerkez tavuğu yaptım...
* İnsan tanışır tanışmaz neden birinin evinde kalır? Kalırım tabii, niye kalmayayım. O insanın verdiği güvene bağlı. Eğer kredi kartlarımı incelemiyorsa, kolumdaki saate bakmıyorsa...
* Nasıl anlıyorsun inceleyip incelemediğini? Bir insanın karakterini; manikürü, ayakkabısının markası, çorapları ve gömlek yakası gösterir. Eğer bunlar sağlam temiz, belli bir burjuva standardıysa büyük bir zarar görmezsin, ya da görebileceğin en büyük zararı göreceksindir.
HAYALİM SEYYAR KÖFTECİ OLMAKTI'
* Adamın gömlek yakası temiz diye iyi olacağı ne malum? Ama ben yemeğe oturduğumda kahveyi söylemeden hesabı istemem. (Gülüşmeler)
* 48 yaşındasın ama hiç göstermiyorsun... İçi seni, dışı beni yakar aslında. Zamanı çok seviyorum çünkü en acı ve en keskin dertleri köreltebiliyor. Ama zamandan nefret ediyorum; çünkü izleri silinmeyecek çizgileri insanın yüzünde bırakabiliyor...
* Şanslı mısın? Evet. Benim hayattaki en büyük şansım Yıldırım Mayruk.
* Yıldırım Mayruk karşına çıkmasa ne yapardın? Başka bir meslek yapmazdım. Ama benim hayalim aslında seyyar köfteci olmak. Ciddiyim! Böyle dumanı tüten tekerlekli bir arabada Taksim Meydanı'nda sabaha karşı eğlenceden dönen insanların karnını doyurmak isterdim.
* Köftecilikte lüks yok ama... Benim hayatımda her zaman lüks olmadı ki! Medya beni otuz yıl sonra keşfetti.
* Sence neden otuz yıl sonra keşfedildin? Ben yıllarca arka planda çalıştım, her şeyi öğrendim, medyayı tanıdım. Medyayı tanıdıktan sonra malzemeyi hangi dozda vereceğimi öğrendim.
* Medyanın dikkatini çekmenin formülü nedir? Medya ele alınmaz, harcanır! Medya stratejiniz olması gerekir. Ben onuncu köyde ikamet ediyorum, yani kovulan herkes benim köyüme gelecek. Beynimle dilim arasındaki süzgeçleri kaldırdım, o yüzden dikkat çekiyorum. Ben dışarıdan bakıldığında dünyanın en antipatik tipiyim aslında...
* Kendine neden 'terzi yamağı' diyorsun? Dikkat çekmek için mi? Ustam kendine 'terzi' derken ben başka ne diyebilirim ki? Zaten bu biraz ironi. Türkiye'de mesleğini pasaportuna yazdıramıyorsun. Ama Avrupa'da meslekleriyle var olur insanlar. Bir de hoşuma gitti. Orada bir dengesizlik var. Belki de kendimi diğerlerinden ayırma çabası. Terbiyesizliğin ve snobluğun önde gideni. (Gülüşmeler)
* Aşka inanmıyormuşsun... Evet. Aşk, hayatınıza yeni biri girdiğinde kimlerin çıkmasına karar verdiğiniz bir şey.
* Aşık olunca kimleri hayatımızdan çıkartırız? İştahımızı, eski sevgilimizi atıyoruz... Olmak isteyip de olamadığımız, taklit edemediğimiz herkesi atıyoruz. Arkadaşlarımızı, eski cep telefonumuzu, eski çarşaflarımızı atıyoruz. Mesela kadınlar en yakın kız arkadaşlarını atarlar. Aşklarına tehlike olarak görürler... İkinci etapta da erkeğin ailesini...
'AŞK BENİ HEP SIFIRLADI'
* Aşk bir nevi temizlik mi? Evet! Ben aşkı seviyorum ama artık böyle çocuksu ve sanal aşkları yaşayacak dönemi geçirdim. Aşk beni hep sıfırladı. Maddi manevi çok yıpratıyor aşk. Genelde bütün aşklar hayvansal seksin iç güdüsüyle başlar. Adrenalinle... En baba aşk altı ay sürüyor. Çünkü keşfettiğin coğrafya gittikçe küçülmeye başlıyor. Malzeme bitiyor.
* Bittiği için mi inanmıyorsun aşka? Evet çünkü hepsi bitti.
* Peki hiç bir kadına aşık oldun mu? Oldum, bir sürü kadına aşık oldum. Evlendim ayrıldım, bir sürü şeyler yaşadım..
* İsviçreli bir kadın değil mi? Evet 1984'dü... İki buçuk yıl evli kaldım.
* Kadınlarla ilişki yaşamak zor mu? Ben kadınlarla çalışıyorum, hayatımı onlara servis satarak kazanıyorum. Erkekle kadınla ilişki meselesi değil aslında, fikir duygu ve zevklerin alışverişi. Ben hayallerimde kaybettiğim kadını tasarlayan bir yaratıcı olduğum için kadınlarla benim aramdaki dengeler farklı.
* Aşk anlamında bakamıyorsun ama... Bakamıyorum çünkü ben onlara servis veriyorum. O kadar çok kadın görüyorum ki kadınlar çekiciliğini yitirmeye başlıyor.
* Jinekologlar n'apsın? Ama ben çift cinsiyetli bir zeka taşıyorum. Her şey zaten beyinde bitmiyor mu? Bize her şeyi yaptıran beyin değil mi?
* O zaman kadınları sende moda mı bitirdi? Yoo belki annem, belki halam, annemin çok evliliği, üvey anneler... Belki aşksız bir ailenin içinde olduğum için aşk, hayatımdan erken çıktı. Şunun da altını çizmek istiyorum cinsellikten bıktım. Aseksüelim.
* Yıldırım Mayruk'la aranızdaki aşk değil mi? Aşkın üstünde bir şey o, ilahi aşk. İnsanlar aşkı kaybetti. Bu gezegende aşkın olmasına imkan yok. Cebimizde manyetik, çip ya da sim kart diye adlandırdığımız cihazlar var. Her şeyiniz kaydedilirken aşkınızı özgür yaşayamazsınız ki...