Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Ucuzluk bitti dersem çık!

Bu ne ucuzluk sevdası, bu ne alışveriş debelenmesi anlamadım. Bendeniz alışveriş özürlü bir kişiyim. Öyle vitrin vitrin bakınma, etek-bluz kombinleme işlerini beceremem. Sıkılırım, bunalırım, mizacıma terstir yani. Hiç unutmam lise zamanı babam ablamla bana alışveriş harçlığı verirdi. Ablamın paralar daha birinci gün suyunu çeker, benimkiler cüzdan beklerdi. Annemin itmesi, kankalarımın kakmasıyla güç bela üç beş kılık alırdım. Baktım olacak gibi değil, üniversite ertesi hadiseyi siyah tişört ve jean'e bağladım. Yahu giyim kuşamı geçtim, markette bile kal geliyor bedenime. Beyaz peynir mi, dil peyniri mi, kaşar mı, krem mi derken kırk dakika peynir reyonunda dikildiğimi bilirim. Sonuç; buzdolabını beyaz peynir, diyet kola, domates, tost ekmeği dörtlüsüne şoklamaca. Valla gündelikçi Hatice Abla'nın aldığı deterjanlar bitecek diye yüreğime iniyor. Renklilere özel, ekstra yumuşak, olağanüstü beyaz, bu deterjan elleri bozmaz tonunda bin çeşit deterjan mevcut. Allah korusun yani... Hadi evde yırttık, yağımızla kavruluyoruz da dışarıda kınama üstüne kınama... "Ayşe yirmi beşi devirdin devirecen zıpırlıktan kurtulamadın..." "Kızım senin adam gibi kıyafetin yok mu?" "Jeanini köpekler mi parçaladı" (imza; yırtık kot modası karşıtı babam)... Üstelik yapılan çocuk muamelesi de cabası... Sonunda pes ettim, en azından bakınmaya niyetlendim. Vurdum

Akmerkez'e... Ortalık ucuzluk kıyamet. Yüzde elliler, yetmişler, peşin fiyatına altı taksitler, nakit ödemede artı yüzde on indirmeler... Almayanı döver bunlar. İlk durak Mango. Sanırsınız bedava. Sanırsınız Kızılay kadınları giydirme kampanyası başlatmış. İçerisi ana baba günü. Hatunlar Mango'yu resmen istila etmiş. İkişerli, üçerli gruplar halinde dolanıyorlar. Biri seni "Saat kaç?" gibi abuk sorularla tutarken, diğeri önündeki malı kapıp kabine dalıyor. Çöp almaya imkan yok. Elimi mavi bir gömleğe atma gafletinde bulundum, pat bir kalça darbesi taca çıktım. Deneyimsizim, toyum, cahilim... Kalçayı atan, gömleği kapıyor...

Bu arada mağaza görevlilerini ara ki bulasın. Ucuzluk bitti dersem çık, bitmedi dersem çıkma! durumundalar... Neyse... Diyelim güç bela bir adet gömleği ele geçirdiniz (alkış!). Derdiniz bitti mi? Asla! Gömleği denemeye kalktın, yandın. Soyunma kabinleri tarafı tam curcuna. Hadi kısmetinize denediniz ya da denemeden göz kararı elinizdekini almaya heves ettiniz. Yine bitmedi! Asıl mücadele kasa kuyruğunda başlıyor. İftar vakti ramazan pidesi kuyrukları halt etsin. Kuyruktan bir saatten aşağı çıkanın alnını karışlarım. Araya kaynak yapan ablaları hiç saymıyorum. Sıra var kardeşim, sıraaaa!!! Off ya! Bu iş; sabır, odaklanma, itme, kakma, gözünün yaşına bakmama işiymiş meğer. Artı o arbedede çantanı da kollayacaksın. Paraları kaptırmayacak, kim çarptıya gitmeyeceksin. Kısaca bana ekstra large... Dayanamadım, çıktım dışarı. Zara talan, Vakkorama tükenmiş, ayakkabıcılarda numaram kalmamış. Yok, yok, yok. Biçare daldım makyaj malzemelerinin kralı M.A.C'e. Makyörlerden Berk'i de esir edince, değmeyin keyfime. Bir güzel yüzümü, gözümü boyattım. O da yetmedi, en kritik makyaj hilelerini öğrendim. Misal; elmacık kemiklerini pırtlatmak için tam üstüne açık renk krem allık sürülecek. İki kalem, bir, far, krem allığı sardırıverdim. Peşine de Starbucks'da yeni çıkan zencefilli Latte (bizim sahlep modeli) hüpletip, sigara tellendirdim... Hele bir ucuzluk dönemi geçsin, cicilerimi edineceğim. Ama şimdilik; yaşasın siyah tişört, yaşasın jean!!

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA