Bütün Türkiye tek nefes olup, Futbol Federasyonu'nun şike soruşturması kapsamında açıklayacağı kararı bekledi. Bir kesim, incelenen klasörlerde çok güçlü deliller olduğunu bu yüzden, "radikal" olarak bile görülebilecek bir kararın alınmasının çok zor olmayacağını düşünüyordu. Diğer bir kesim de, işin başından beri, Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım'ı hedef alan bir komplo teorisi olduğunu savunuyordu.
Yaklaşık iki haftadır etik kurulun eliyle gizli klasörleri inceleyen Futbol Federasyonu, kararını verdi ve iddianameyi görmeden karar alamayacaklarını duyurdu. Hukukta, aksi ispatlanana kadar herkes masumdur; doğru. Ama idari bazı kararlar vardır ki, geç alınması, hiç alınmamasından daha kötüdür.
Futbol Federasyonu'ndan beklenen; eldeki dellilere ve kanaate göre hareket etmesiydi.
Benzer şike olaylarının yaşandığı Avrupa ülkelerinde bu şekilde yapılmıştı çünkü.
KANAATLER FARKLI
Mehmet Ali Aydınlar'ın konuşmasında dikkat çeken bir cümle vardı: "İncelenen klasörlerde, isnat edilen suç ve adı geçen şahıslar arasında kanaat oluşturacak bir bağlantı saptanamamıştır."
Oysa biz kamuoyu olarak, bu kadar sıkı şekilde korunan klasörlerde, çok daha çarpıcı, çok daha açık delillerin olduğunu düşünüyorduk.
Bir tarafta yargı, diğer tarafta ülke futbolunu yöneten kurum, aynı delillere bakarak nasıl bu kadar farklı kanaatlere varıyor anlamış değilim. Diyelim etik kurulunun değerlendirmeleri doğru, o zaman adı geçen kişiler neden tutuklu? Yok; savcılığın bu ana kadarki değerlendirmeleri doğru ise, futbolu yöneten bir kurum böyle büyük bir olayda kendini nasıl saf dışı bırakıyor?
ABA ALTINDAN SOPA
Federasyonun topu mahkemeye atması hukuki görülebilir ama hiç cesur bir karar değildir. Ülke futbolunun önümüzdeki birkaç senesini de, şaibe yönünden ipotek altına almıştır.
Mehmet Ali Aydınlar, basın toplantısının sonuna doğru, şöyle bir cümle de kullandı: "Bazıları istedi diye radikal bir karar vermeyeceğiz!".
Kimdir o bazıları sayın başkan? Mesela ben, eğer hakedilmişse, radikal karar vermenizi isteyenlerdenim. Çünkü benim 25 senedir en büyük zevkim futbol. 25 senedir; tribünde, ekran karşısında, muhabbetlerde geçirdiğim vaktin ne kadar olduğunu bilir misiniz? Ben, bu zevkimi, üç-beş kendini bilmezin, çoğu da argo cümlelerle süslü telefon konuşmalarına kurban etmek istemiyorum. Ben sadece futbol izlemek istiyorum. Bunu sağlayabilecek misiniz, bana onu söyleyin. Aba altından da sopa göstermeyin...