Son bir yıl içinde bu köşede Arda Turan'la ilgili pek çok yazı yazdım. Hepsinde verdiğim tek mesaj; yeteneklerini geliştirecek mutlu futbol iklimine kavuşması için yurt dışına gitmesi gerektiği yönündeydi. Arda Turan, artık o büyük futbol resitalini, Vicente Calderon tribünleri için sergileyecek. Ben, Arda Turan'ın, Atletico Madrid'de başarılı olacağına adım gibi eminim. Bir futbol sevdalısı olarak ona son birkaç tavsiyem olacak:

ONLARDAN BİRİ OL
İspanyolca: Unutma ki gittiğin yerde, futbolun şifreleri buradan farklı. Tarih boyunca, kendinden olmayanı ötekileştirmekten beslenmiş bir coğrafyadasın. Bu yüzden, ne yap et, onlardan biri ol. Yapman gereken ilk şey; onların dilinden konuşmak. Göreceksin, sen onlara yaklaştıkça, önünde kapılar daha kolay açılacak. İlk birkaç ay, antrenmandan kalan bütün zamanını buna ayır. Ben spikerin gözlerinin içine baka baka vereceğin ilk İspanyolca röportajı merakla bekliyor olacağım.
Sosyalleş: Sadece antrenmanda değil, günlük yaşamında da arkadaşlarınla beraber ol. Şehrin en güzel kafesinin, en karakterli şarküterisinin müdavimi ol. Bir zamanlar Türkiye'den gelen arkadaşlarıyla evde PlayStation oynayan futbolcu abilerin gibi olma. O şehrin insanlarıyla beraber yaşa.
Türkiye bağlantısı: Bırak Türkiye burada kalsın. Yılda birkaç kez ziyarete gelirsin olur biter. Çok özlersen ailen yanına gelir. Ama sakın, oradayken burayı düşünme. İkide bir, Türk televizyonlarındaki spor programlarına bağlanma. Bir dönem yemekleri de özleme. Damak çatlatan lezzetlerin coğrafyasındasın; tadını çıkar.

ASLA KÜSME
Küsme: Elbette kötü oynadığın günler olacak; elbette eleştirileceksin. Hatta burada hakkında ne yazılar yazılacak. Hiçbirini dikkate alma. Hatta bir dönem Türkçe gazete okuma, evine de uydu anteni taktırma. Merak etme, Türkiye sensiz de yapar.
Ve son olarak, eğer aklına takılan birşey olursa bir tek Tugay Kerimoğlu'nu ara, onunla konuş...