Sizin sporcu sağlığı ve futbol federasyonu ile ilgili çalışmalarınızı bildiğimden; oğluma dair bir endişemi dile getirmek istiyorum. Benim oğlum bir futbol sevdalısıdır. Okul takımında oynar ve her boş zamanını futbola ayırır. Ben sporu sevmesine karşı değilim ama aklıma futbol sahalarında ölen gencecik sporcular gelince tüylerim diken diken oluyor; ya aynı şey benim çocuğumun da başına gelirse diye korkuyorum. Bunu önceden tespit etmek mümkün değil mi; ya da en azından sahada bir şeyler yapılamaz mı?
Sporcu ölümleri gerçekten çok trajiktir ve sporu seven-sevmeyen herkesi derinden yaralar. Çok seyrek olmakla birlikte; sağlık ve yaşama sıkı sıkıya bağlanmakla aynı anlama gelen sporun içine ölümün girmesi herkesi sarsar. Genç atletlerdeki kalp hastalığına bağlı ani ölümlerin en sık rastlanan sebeplerini; hipertrofik kardiyoyopati denilen kalp kasının kalınlaşması ve kalp damar hastalıkları oluşturur. Sahada ölen 124 sporcu üzerinde yapılan bir araştırma; bunlardan sadece yüzde 18'inin son üç ay içerisinde müphem kalp şikayetleri olduğunu ortaya koymuştur. Yani bu sporculardan çoğu, daha önce hiçbir bulgu ve belirti vermemiştir. Hastalıkların önceden tespitinde; sporcu bir takımda ise sorumluluk takım doktoruna, değilse aileye düşer. Hastalık riskinin önceden değerlendirilmesi için hangi tetkiklerin yapılması gerektiğine dair dünyada ortak bir görüş yoktur. Buna karşın, en azından her spor yapan gence bir EKG çekilmeli ve gerekiyorsa kalbin ultrasonu demek olan ekokardiyografi yapılmalı. 'Niye herkese doğrudan ekokardiyografi yapılmıyor' diye sorulacak olursa; sebebi ekonomiktir.
SEDYE TAŞIMAK YETMEZ
Sporcu ölümlerindeki bir diğer önemli nokta; olay sırasında sahada uygun ve yeterli tıbbi müdahalenin yapılıp yapılmadığıdır. Bu işle görevli sağlık ekipleri sadece ucundan tutup sedye taşımayı biliyorlarsa, o zavallı sporcunun zaten az olan şansı tamamen ortadan kalkmış demektir. Donanımlı ve uygun müdahalenin Vestel Manisaspor'lu oyuncuyu nasıl hayata döndürdüğünü birlikte gördük. Yapılması gereken en önemli müdahale; doğru bir değerlendirmeden sonra olabildiğince kısa zamanda yapay solunum ve dolaşım desteği vermek ve elektrik şoku ile hastanın kalp ritmini düzeltmek. Gecikilen her dakika hastanın yaşama dönme şansını yüzde 7-10 azaltır. Beyin ölümünün dördüncü dakikadan itibaren başladığını da unutmamak gerekir. Kalp ritmini düzeltmek için elektriksel uyarı gönderen özel cihazlar kullanılır. Elektrik şoku vererek kalp çalışmasını düzeltme; sıradan insanların yapamayacağı, hatta bu işin özel eğitimini almamış profesyonellerin bile uygulamadığı ciddi bir işlemdir ve değerlendirilmesi gereken birçok aşama vardır. Aksi hallerde hastaya ciddi zararlar verilebilir. Unutulmamalıdır ki; hastanın kalbine elektrik boşaltılmaktadır.
FEDERASYON SORUMLU
Bu nedenle; devamlı acil, reanimasyon ya da kardiyoloji uzmanının bulunamayacağı yerlerde temel tıp eğitimi almış herkesin, masörlerin ya da fizyoterapistlerin rahatlıkla kullanabileceği özel aletler geliştirilmiştir. Bu minik ama çok etkili şok aletleri, ölçümleri kendi kendine yapıp, kalbin ritim bozukluğunu tespit eder. Şok verilip verilmeyeceğine de kendileri karar veren bu aletler birçok yaşamı kurtarmaya adaydır. Spor tesislerini ve takımları doğru eğitim ve teçhizatla donatmak, merkezi ve yerel idareler ile federasyonlara düşer. Yoksa bütçeleri forma almaya yetmeyen takımlara tüm sorumluluğu yüklemek, çözümsüzlüğü önermekten başka bir şey değildir.