Türkiye'nin en iyi haber sitesi
GÜLSE BİRSEL

İlk galamdan anılarım!

Perşembeyi cumaya bağlayan gece, hep birlikte "Hırsız Var" filminin galasını idrak ettik. Bakın şimdi medyanın sarhoş ettiği aktris rolüne devam ediyorum: "İşte ben vardım, sevgili Mehmet Ali, bir tanecik Haluk, canım Gamze falandık böyle. Gasteciler üstümüze üstümüze geliyor, ben zaten bu şöhret olayından falan bıkmışım, gidip Tibet'e yerleşicem yeminlen!" Değil tabii. Şimdi gerçek izlenimlerimi yazıyorum. Malumunuz, ikide bir kameralara demeç veren, medyaya çıkan bir insan değilim. Zaten vakit nerede? Fakat galada, elin mecbur. Daha doğrusu öyleymiş. De, benim bu konularda tecrübem sıfır!
Bütün gün, ilk filmdir, ilk galadır diye ince ince hazırlandık. Kuaförüm "Sevgili Ertan"a da bu görgüsüzlüğümü yansıttığım için, kendileri normal bir fönle yetinmeyip kafama gerçek güllerden ufak bir İngiliz bahçesi konduruverdiler. Carmen Miranda'nınkilerden biraz daha gösterişsiz bir model. Her an saçımdan bir kelebek, bir arı çıkabilir! Ancak bildiğiniz gibi bende öyle çiçekli böcekli topuzlar yapacak nicelikte bir saç yok! Ensede bitiyor. Eve gelip makyaja başlamamı müteakip, güller ufaktan kendilerini salıp yere atmaya başladılar. Üç tanesini ayna karşısında, iki tanesini arabada kaybettik! Kalan güller ve ikide bir eteğine basılan kuyruklu tuvaletimle, son derece rahatsız ve hareket kabiliyeti düşmüş şekilde, galanın olacağı otele girdik ve kıyamet koptu! "Medya ordusu" tamlamasının ne olduğunu bu vesileyle görmüş oldum sevgili okuyucular. Aniden karşımda, ben diyeyim otuz, siz deyin kırk kameraman dizildi. Sağımda solumda birileri, mikrofonlar, teyplerle aynı anda bir şeyler soruyor. Ben yılların yıpratamadığı bir sanatçı değilim ki, hepsine cevap yetiştireyim! Arkadaşlar aynı anda bağıra bağıra soru sordukça, o telaşla arada teypler yere mere düştükçe beni bir gülme tuttu ki!
Sol taraftan sesi gür çıkan bir hanım gazeteci var! Herkese fırça atıp kendi sorularını soruyor, ben de kuzu gibi cevap veriyorum. Ancak ne zaman sorunun sorulduğu tarafa dönsem, karşıdaki otuz kameraman "Gülse Hanım, buradayıııız" diye bağırıyorlar! Yahu bir durun! Siz oradasınız da, soruyu soran kız sol tarafta. O da tutup bu sefer "Soruyu benden dinleyin, cevapları kameralara anlatın" demez mi! Demek ki böyle bir tekniği var bu işin diye düşünerek elimden geleni yaptım. Yanlışlıkla kafamı sola çevirdiğim anda "orası, oraya bakın" diye düzeltiyor! Tabii bu arada, soruların da "Kafanızda güller var, isminiz yüzünden mi?" tadında olduğunu da ekleyeyim! Hayır madem sordun, bari dinle, değil mi kardeşim? Böyle bir soruyu kurtaracak zekice bir cevap vermeye çalışan birine saygı duy! Yok! Bir yandan gürültüden kendi sesimi duyamıyorum, öte yandan kameralara bakıyorum, kameramanlar kayda girmişler, hepsinin gözü kapıda, etrafta, bir sonra çekecekleri görüntülerde!
Bu medya duvarını bir şekilde atlayıp içeri girdik. İçeride de uzun uzun röportaj isteyen kameramanmuhabir ikilileri cirit atıyor! Kimi filmi soruyor güzel güzel, kimi "Cep telefonunuzun fotoğraf makinesi var mı" gibilerinden kendi programının röportajını aradan çıkarmaya çalışıyor! Ben de zannediyorum ki, bütün ekip eğlene güle, dedikodu yapa yapa filmi seyredeceğiz! Ayol bir yudum su içemedim bütün gece! Arada misafirlerden, çocuğuna Avrupa Yakası'nda rol isteyenlerden, kitabımın korsanını imzalatmaya çalışanlara, geniş bir yelpaze de var! En siniri de, tam bir arkadaşını görüp "Vaaaay" diye sarılıyorsun, şaaak diye bir flaş, bir kamera ışığı patlıyor yüzünde! Nereden çıkıyorlar, hangi arada fırlıyorlar belli değil! "N'aber ya, özledim" diye başlayacağın konuşma aniden donup kalıyor! "Nasılsın inşallah?" kıvamında, "70 milyonun gözü önünde" cereyan etmeye başlıyor! Bu arada, çok objektif olamayacağım ama film hareketli ve eğlenceli, o kesin! İlk filmini idrak eden bir oyuncu adayı olarak, kendi performansımda da çok feci bir şey görmedim! O da bana yeter! Film cuma akşamı başlıyor, gidin görün. Ancak kafamdaki güllerden filmin sonuna doğru sadece üç adet kalması ve medyanın "yoğun ilgisi" beni biraz yıprattı. Dediğim gibi, "yılların yıpratamadığı" bir san'atçı olsam, neyse!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA