"Vallahi neler yapıyorlar" diye başlamak istiyorum yazıma. Malumunuz, yıllarca dergi editörlüğü yapmış, ışıklı masada resim seçmiş, Macintosh başında sabahlamış bir insanım. O yüzden bu husustaki beğenime güvenebilirsiniz. Amerika'da "personal shopper" diye bir sistem vardır. Ünlülerin "personal shopper" yani "kişisel alışveriş uzmanı", bütün mağazaları dolaşıp, neler olduğunu öğrenir, onları birbiriyle kombinler, bazen eve getirip ünlüye denettirir ve onun için satın alır. Hatta bir gün New York'taki ünlü Barney's mağazasında, gerçek bir "personal shopper"la karşılaştım. Onlarca kıyafeti üst üste kasanın oraya yığmış, suratsız, gergin bir kadındı. Bu arada Barney's, sadece ünlü markaların özel koleksiyonlarını satan, çok zevkli ve bir o kadar da pahalı bir mağazadır ve normal bütçeleri olan, normal insanlar, oradan senede bir iki parça alır ve yıllarca giyerler! Kasadaki kıyafet yığınına ve kadına şöyle bir bakmışım! Göz göze gelince, kadıncağız açıklamak gereği duydu: "Bu kıyafetler Claudia Schiffer için. Ben onun kişisel alışveriş uzmanıyım!" Kasadaki eleman da sırıtıp, Claudia'nın kaprisiyle ilgili ayaküstü dedikodu yapıverince gerçek olduğunu anladım: "Şimdi bu kıyafetlerin yarısı geri dönecek, her zaman böyle olur"! Alışveriş yapmanın zevkli tarafları vardır. Bildiğiniz mağazalarda sıcak karşılanmak, kahve çay ikramı, tanıdık ve işi bilen satış elemanının şakkadanak ne istediğinizi anlayıp getirmesi... Alışveriş yapmanın çok zevksiz tarafları da vardır! Kalabalık, birbirinin üstünden aynı malı kapmaya çalışan insanlar... Hiç ilgilenmeyen veya sürekli gölge gibi takip edip abuk subuk şeyleri "Bu size süper olur, illa ki deneyin, n'olur, benim için" diye gösteren satış elemanları. Deneme kabinleri önündeki kuyruklar. Uzun yollar yürümek, hele ki hava çok sıcak veya çok soğuksa. Tam olarak ne istediğini bilememek, bilmek ama bulamamak. Bulmak ama başka giysilerle uyduramamak... Kafaya özel bir parçayı (diyelim ki kırmızı topuklu ayakkabı) takıp, bütün İstanbul'da haftalarca mağaza mağaza onu aramak. Hadi yine iyisiniz. Bunların hepsinden kurtuldunuz. "Süper" diye bir dergi çıkmış. Tamamen alışveriş üzerine. İlk sayısında 900 tane ürün var! Yani Nişantaşı, Akmerkez, Galleria, Bağdat Caddesi, hepsini birer hafta dolaşsanız bulamayacağınız kadar çok. Hepsi fiyatları, fotoğrafları, kullanım alanları, ne işe yarayacakları bilgisiyle derginin içinde. Elbiseden ayakkabıya, çantadan kozmetiğe, ev eşyasından takıya... Üstelik ilginç bir fikir olarak, dergiyle birlikte, üzerinde "kesinlikle" ve "belki" yazan küçük post-it'ler de veriyorlar. Beğendiğin, almak istediğin şeylerin olduğu sayfaya iliştir diye... Ayrıca dergi sayesinde bazı ürünleri de indirimli alabiliyorsunuz. Bir nevi "kişisel alışveriş uzmanı" yani. Şahsen benim her zaman favori moda dergim Bazaar'dır, Bazaar kalacaktır. Ama "Süper" de, VJ ağzıyla, "listeme ikinci sıradan parlak bir giriş yaptı". Ekibi ve yayın yönetmeni İçim Gömüç'ü kutlarım. Ayrıca bikini bulmak için ayaklarıma kara sular ininceye kadar dolaşmayacağımı belirterek, Süper dergisi ekibinden, gelecek sayıya şöyle elli altmış çeşit koymalarını rica ederim. Üçgen modeller tercihimdir! Mersi.