GS'li Arda'nın eski kız arkadaşı ile çekilmiş fotoğraflarının medyaya gizli bir elden gönderilmesinden sonra pek çok kişide 'teknolojinin kurbanı oluyoruz' gibi bir tavır gelişmeye başladı. Nihayet... Oysa daha bir yıl önce facebook diye delirenler de bizlerdik. Erken açan bahar çiçekleri gibiydik. Bütün hayatlarımızı, geri alınamaz bir biçimde başkalarına verdik. (Fişlenmiş bir kuşak var artık..) Geçtiğimiz yıl bu konu öylesine gündemdeydi ki; dışında kalmak ayıp sayılıyordu neredeyse... 'Bırakın bunları, arkadaşlıklar için bunlara gerek yok' dediğimde 'Ne kadar da tutucusun?' diyordu bazı arkadaşlar... Sonra bu denli dışa açılmanın insan hayatında ne gibi sorunlar doğurduğunu hep birlikte gördük. Şahan Gökbakar, facebook'la sosyalleşmeye çalışanların antisosyal tipler olduğunu söylemiş. Acaba antisosyal olduğumuz için mi bilgisayar karşısındayız, yoksa bilgisayar hayatımızda olduğu için mi antisosyal oluyoruz? Fransa'da yaşları 6 ile 17 arasında değişen 508 çocuğun anne ve babalarıyla bir araştırma yapılmış ve ortaya şöyle sonuçlar çıkmış: Anne ve babaların büyük bölümü çocukların bilgisayar karşısında neyle vakit geçirdiğini bilmiyor. Çocuklarının arkadaşlarıyla ilişkileri konusunda en ufak bir bilgisi yok! Çünkü o ekran anne ve babalara her zaman açık değil! (Herkes internetin zararlarına karşı alarm durumuna geçti.) Doğru mu? Doğru... İşin özeti; şimdi facebook'ta tersine hareket başladı. Dışa açılmış hayatlara birer birer kilit vuruluyor. Yani sanal alemde sosyalleşmek pek de iyi bir şey değilmiş.