Ben bugüne kadar hiçbir başarımla babama koşamadım. Üç mezuniyetimde de yanımda ne annem vardı ne de babam. Şimdi eğer birinci olursam ödülümle babama doğru koşmak, onu kucaklamak istiyorum..." Bu sözleri Asena söyledi Buzda Dans'ın finalinde... Pek çoklarına bu sözler "Oy toplama" uyanıklığı gibi gelse de ben öyle olmadığına inanıyorum. Asena içindeki küçük kızı konuşturdu o gece. Babasını hep özleyen, hep bekleyen o küçük kızı. Demek ki; hiçbir çocuk büyümüyormuş babasız olunca. Çocukluğuna dair ne varsa saklı tutuyormuş onları bir yerlerde, büyükler onu üzmesin diye. Tıpkı Asena gibi... Oysa uzaktan bakınca Asena ne kadar da güçlü görünüyor değil mi? Belki de sırf babasızlığı görünmesin diye olmuştur bunca dik durma çabası. Ve sonra bir yarışmada, bir duygu boşluğunda çözülüyor ansızın; karne almış çocukların sevinciyle babasına doğru koşmak istediğini söylüyor. Bundan daha sahici ne olabilir ki? Onun için kimse eleştirmesin Asena'yı. O, kendi içindeki küçük kızı büyütene kadar görün bakın daha ne çocukluklar yapacak...
HEP AYNI ÖYKÜ
Ünlülerin hayatına bakınca hep benzer öykülerle karşılaşıyoruz; annesizlik, babasızlık, parasızlık... Bu üç yoksunluk içinde benim en çok dikkatimi çeken konu, yeri doldurulamayan baba sevgisi... Dikkat ederseniz; genelde herkesin annesi yanında ama babalar yok... Babalar çocuklarına ya ilgi ve sevgi göstermemiş ya da şiddet uygulamış. Ya da evi terk edip gitmiş. Bu sevgisizlikle ve eksiklikle büyüyüp güçlenen çocuklar ise babalarını reddetmiş. Burada bununla ilgili en az 20 örnek verebilirim size. Ama insan kendi kanından, kendi canından birine düşman olamıyor işte... Ve Asena gibi, yıllar sonra olsa bile, küçük bir kız çocuğu olarak babasının kollarına koşmak istiyor; hayatı geriye sarmak için...